Acz Vakit

Vakti ne kadardır insanın? Bu sorunun cevabını elbette ki bilen biz değiliz. Peki bilinmezliğin bu kadar ortasındayken nasıl bir cesarettir bizdeki? Nasıl bir cesaret iter insanı yarından emin olmaya... “Yarına hallederim.” , “ Yarın alırım gönlünü.” Cümlelerini kurmaya hakkımız var mı gerçekten; daha bugünden bile emin olmaya aklımız ermiyorken. Hak, aklın hakkından gelebilecek kadar kudretli mi gerçekten.

Bir insanın birçok pişmanlığı, keşkesi olur. Çünkü beşeriyetindendir. Bu pişmanlıkların ne kadarında ölümün farkındalığı vardır?

Ölüm... Yazarken, okurken, kendimize uzak olduğunu düşünüyorken dahi bir ürperti gelir geçer Azrail’in nefesinden. Hiçbirimiz hâyâl dahi edemezken Azrail’in kancasındaki ruhumuzu; hâkir bedenlerimize sığınarak kaçabileceğimizi düşünürüz. Buna cesaret ederiz. Bir kelebeğin ruhuna Fâtihâ okuyamazken; kirli ruhları ağıtlarla gönderecek kadar cesur; yarını bilmeden geleceği inşa edecek kadar aciziz. Çünkü beşerîyiz. Çünkü cehalete esiriz, bilgiye karşı çıktıkça.