Üslub-u Tiyatro


  Tiyatro çıkışı olmayan, girseniz de çıkmak istemeyeceğiniz bir yoldur. Peki bu yolda yürürken ne gibi aksaklıklarla karşılaşıyoruz? Aslında birden fazla cevabımız var. Bu cevaplardan ilki ve en etkilisi aile. 

  Aileler çocuklarının geleceğinin parlak olmasını ister elbet. Tiyatro maalesef ki bu konuda günümüzde etkisi en az olan mesleklerden biri. Dikkatinizi çekerim "tiyatro" diyorum. Dizi sektörüne girmiyorum hiç. Her neyse, ülkemizin kültür alanında bu kadar düşüşte olması ve sanata verilen önemin azaltılmasına yönelik çalışmalardan tiyatro da nasibini almış bir durumda. Hem de hiç hak etmemesine rağmen ki hiçbir sanat ve sanatçı bozguna uğratılmamalıdır. Ağır darbeler alan sanatlardan biri oldu tiyatro. Tiyatrocuya fırsat verilmez, kurulan sahneler kapatılmak için çalışılırsa bu sanattan nasıl geleceğin mesleği olmasını bekleyebiliriz?! İşte sırf bu durumdan ötürü herhangi bir sanat dalına yeteneği olan birey onu hobi olarak yapabiliyor ancak. Tabii ailesine baş kaldırıp pes etmeyenler hariç... Onlar en tebrik edilesi insanlar zati.

    Bir başka cevabımız ise elbette ki heyecan. Heyecan, panik ve korku insana her türlü hatayı yaptırabilecek acımasız duygulardandır. Hele ki sahneye çıkacaksınız, herkes size bakacak falan bu tip durumları hiç kaçırmaz bu üçlü. Aramızda kalsın ama oyuna dakikalar hatta saatler kala her şeyin iptal olması için dua ettiğimi biliyorum ben. O duam bozulsun diye de başka bir dua ettiğimi... O anki heyecan çok farklı cidden. Çok gergin ve çok panik oluyorsunuz. "Ya repliğimi unutursam?", "Ya bir aksilik olursa?" diye resmen kötü enerjiyi çağırıyorsunuz. Sahneye çıktıktan bir beş dakikacık sonrasında ise her şey güllük gülüstanlık. Kendime öğretemediğim ve hala da uygulamaya geçiremediğim bir sakinleştirme yöntemi var aslında. Negatif, Pozitif'e karşı. Hani "Zengin Kız Fakir Oğlan" dizisinde "Serpil" karakteri var ya... Hah! onun gibi akışa bırakacaksınız her şeyi. Repliğini unutursan doğaçlama yaparsın, aksilik olursa sanki oyunun içinde öyle bir şey varmış gibi davranırsın... Tabi bunları söylemesi kolay ama yapması biraz zor oluyor. Çünkü bunları düşündükten sonra son kontrolleri yapıyorsunuz. Role girmek için ön detaylar, kendi kendine konuşmalar, titreyen dizlerini ve ellerini kontrol etmeye çalışmalar, gelen misafirleri düşünüp onların beğenip beğenmeyeceğine dair kendini kasmalar falan filan... Farkındaysanız bu sorunlar hep HKP üçlüsünün başının altından çıkıyor! Bu yüzden asla yapmayacağımız hatalara yeşil ışık yakıyoruz.

   Sanırsam çok soyut takıldık, biraz da teknik yazalım. Sahnede hemen hemen herkesin bildiği kurallar vardır. Oyun esnasında bu kuralların hepsine uymak hem de o heyecan ve panikle patlama noktasına gelmişken uymak biraz zor olabiliyor. Olur da maddeleri yazılı görmek isterseniz: 

1- Oyundan önce ya da sahneden önce diyelim yemek yemeyin. Bu hazımsızlık ya da şişkinlik yapıp sizin daha atik, daha kıvrak olmanızı engelleyecektir.

2- Heyecanınızı dindirmek için size sık sık verilen suyu içmeyin! Başımıza geldi de söylüyorum. Suyu içip içip sahnede zor anlar yaşayanlarımız oldu. Böyle bir durumda kalmak istemiyorsanız sahneden önce bolca su içmekten kaçının.

3-Sigara bağımlısıysanız bırakın. Bu hem sizin hem de ses telleriniz için iyi bir adımdır. Ayrıca bir oyuncunun görüntüsü, hal ve hareketleri kadar sesi de çok önemlidir.

4-Oyundan önce oynanacak sahnede olabildiğince çok prova alın. Günlere bölerek.

5-Sahneyi adımlarınızla sayın. Sahne keşfi yapın yani. Bu durum size oyununuzu nasıl geniş oynayabileceğinize dair bir yardım sağlar. Kocaman bir sahnede karınca olmak var bir de küçücük sahnede dev olmak... Sahneye göre dağılırsanız daha doğal olur.

6- Seyirciyle göz teması kurmayın. Bu dikkatinizin dağılmasını önler. Haa kendinize güveniyorsanız kurun tabi ki ama uzun tutmayın. 6 saniyeden sonra büyük sıkıntı... İleriye bakmanız gerekiyorsa kendinize bir nokta belirleyin. En uç kısımda. Hem seyirci ona baktığınızı zanneder hem de dikkatiniz dağılmaz.

7- Olabildiğince arkanızı seyirciye dönmeyin. Geri giderken de ona fark ettirmeden doğal bir şekilde gidin. İşte bu yüzden sahneye doğru yerleşmek önemli. Doğru kullanmak yani.

8-Sahneye çıkmadan önce cinsiyetiniz ne olursa olsun mutlaka bir göz kalemi sürün. Büyük sahnelerde ya da orta boylu olanlarda uzaktan gözlerinizin seçilmesini sağlar. Fondoten de sürün ki cildiniz yoğun ışık altında patlamasın. (Bir başka tecrübemdir; çekilen oyunu izlerken yüzüme nur indi diye espirilere maruz kalmıştım.) 

9- Ses tellerini değil, diyaframınızı kullanın. Sesiniz size lazım.

10- Enerjik olun.

11- Oyun öncesi seyirciyle bir araya gelmeyin. Süprizi kaçan bir oyunun tadı kalmaz.

12- Aniden gülmeniz gelirse bunu oyuna yedirin. Bir oyuncunun en güçlü silahlarından biri doğaçlamasıdır.

13- Karakterinizi tanıyın.

14- Sahnede siz siz değilsiniz bunu unutmayın! 

15- Karakterinize kendinizden özellikler vermeyin. Bu onu ve sizi bağlar ve her role de bunu yaparsanız Deliler Hastahanesinde kişilik bozukluğu tedavisi görürsünüz.

16- Oyun esnasında olabildiğince net konuşun. Sizin söylediğiniz hayati önem taşıyan replikleri kimsenin duymaması üzücü olur.

17- Provalar oyunun öncüsüdür. Provalara bağımlı kalın. Bu hem sizi hem de rol arkadaşınızı saçmalamaktan kurtarır.

18- Sesinizi daha doğrusu diyaframınızı öyle bir ayarlamalısınız ki salonun en arkasından duyulabilmelisiniz. Sahneden önce diyafram çalışması yapmak bu konuda size yardımcı olacaktır.

19- Rolünüzle arkadaş olun, bu durum ise onu size tanıtır ama arkadaşınıza o kadar da çok bağlanmayın. Ben denedim gittiklerinde üzücü bir tablo oluveriyor...

20-Tiyatronun en önemli kuralı da budur: Yeteneğinizi, işinizi yani tiyatroyu sevin.


   Biz bunları yazdık iyi hoşama son olarak bir noktaya değinmek istiyorum. Bizim bu kadar çok önemsediğimiz, peşinden koştuğumuz, kimi zaman da ekmeğinizi yediğimiz, sayesinde devrim yaptığımız, insanları insanlara süslü ya da sade dillerle tanıttığımız bu harika sanatı desteklemeliyiz. "Tiyatrocuyum ben." diyip de sezonda bu işin şövalyeleri olan abilerimize ablalarımıza destek vermeyip gitmezsek olduğumuz yerde sayar hatta gerileriz. "Tiyatro Seyirlik"in de dediği gibi, "Tiyatro tozu yutmanın bir faydası da beyin yollarını açmasıdır." 

                       

                   Unutmayın ki yüzümüzde masklarla bir şeyler anlatmak zorunda değiliz. Bizlerin en özgür olduğu yer ne gökyüzüdür ne denizdir ne de bir ormandır.... Sahnedir. Çünkü sahne üçünü de daha fazlasını da kaplayabilecek tek yerdir

                                                                             İYİ SEYİRLER!