Kıyamet mi!

Kıyamet kopacak zaten, çok az kaldı. Ben hiç gününü, zamanını merak etmiyorum. Çünkü her ölüm, her acı insanın kendi kıyameti biliyorum. Biz hala neyin derdindeyiz onu anlamıyorum. Sabah haberlerini izliyorum da, ülkenin her bir yanı cayır cayır yanıyor. Sokaklar insanların bağırış çağırışlarıyla yankılanıyor. Birçok ilde sokağa çıkma yasağı var. Yasak olsa ne olacak ki, zaten sokağa çıkmaya korkuyoruz. Neler oluyor, neden oluyor tam olarak anlamıyoruz bile. Son günlerde birkaç annenin bir araya gelip konuştukları konu çocukları... Sadece benim değil onların da çocukları televizyonu izlerken ağlıyormuş. Yazık değil mi bu kadar can yakmaya. Sadece halkı duyarlılığa, sakinliğe davet etmek yetmiyor galiba. Hem kısırlık oranında %20 artış olmuş Türkiye'de. Boşanan insanların yüzde oranını söylemeye dilim varmıyor. Çoğu zaman eften püften sebeplerle herkes boşanıyor. Çocuklar anneden, babadan ayrı büyüyor. Kadınlara şiddet olayları, koca kurşunuyla ölen kadınlar gün geçmeye dursun çoğalıyor. Üstelik bedenini, başını kapatan fakat aklında birçok tilki gezdiren insanlar var. Tabii bunu söylerken ben de örtülü bir insan olduğumu belirtip çoğu insanı da tenzih ediyorum. Yanlış anlaşılmalara meyil vermek istemem. Havaların durumunu hepimiz yaşıyoruz. Mevsim değişiklikleri gözle görülür oldu. Bu kadar olay yüce kitabımız Kur'anı-ı Kerim'de kıyamete çok az zaman kala yaşanacağı zaten yazılmış. Onun için hiç merak etmiyorum. Zaten belki torunlarımız, belki de torunlarımızın torunları yaşayacak kıyameti.. Belki de o kadar uzun olmaz. Birbirimizi kırmaya, incitmeye, birbirimizin arkasından dalavere çevirmeye ne gerek var. Zaman daraldı yani... Kıyamet mi! Biz kıyameti zaten hergün yaşamıyor muyuz?