Biz Yabancı Şimdi

Güneşli bir gün sabahı.. Kuşlar gelen sonbahara inat ötmeye devam ediyor... Kulağımda duyduğum, içimde hissettiğim bu dostane sesler ister istemez mutlu uyandırıyor beni... İnsan haki işte gökyüzü gibi; Bazen güneşli, bazen bulutlu bazense karışık.... İşte bu dört mevsim insan...

Her ne kadar mutlu uyandıysam da gördüğüm bu betonlar git gide içime siniyor... Aynı betonlar gibi duygusuz, soğuk, sert insanlar... Caddede! İşte orda, bak bir de orda var. Evet bir de arkamda... Hepsi birer robot sanki. Programlanmış şekilde işini yapar, sonra başka bir işini, sonra başka... Hiç bitmez bu işler. Bir gülümseme fazla gelir onlara tıpkı benim gibi.

Bir çocuk gördüm annesine bir şeyler söylerken; eteğinden çekiştiriyor, bir yandan da soruyor:

- Anne, annneeee... Neden sizler böylesiniz? Neden bu kadar soğuksun  anne? Ben böyle olmak istemiyorum, korkuyorum büyümekten. Neden konuşmuyorsun anne? Neden gözlerinde sevgi yok?

Çocuk, isyan dolu cümlelerini bir bir dökerken dilinden, annesi onu duymamış gibi hiç tepkisiz yoluna devam ediyor...

Bu küçük sarışın çocuğun dünyası beni bir durdurdu... Yürümeyi bırakıp, baktım şöyle bir etrafıma, sonra da bir kendime... "Bir bak renksiz, soluksuz insanlara, bir de şu semaya, ağaçlara" dedim içimden... Ya biz bu dünyaya ait değiliz ya da bu güzellikler.... İçimdeki ürpertiyle tekrar tekrar baktım bu sonsuz maviliğe... Her baktığımda daha fazla gülüyor daha fazla mutlu oluyordum... Baktım,  baktım ve baktım... Sonunda o kadar çok güldüm ki çevremdekilar beni deli sanmıştır herhalde... Kime ne ben mutluydum! Çocukların gözlerine bakarak gülüyordum.. Onlardaki  basit ama olağanüstü dünyayı paylaşıyordum gülerken... Çoğu insanın bilemediği, yanında durduğu halde kara kışı seçtikleri bu dünyada, benim ve benim gibi insanlar onların mutluluğunu da yaşıyordu... Hafif bir yeşillik belki, ya da bir iki damla düşen yağmur bizim için yeni ama yepyeni dünyalar açıyordu... Ama onlar soğuk, sert beton sevdalı dünyalarında yaşamdan bir gram mutluluğu tadamadan göçüyorlardı... Bizim dünyamız küçük kapılardan açılan büyük mutluluklardı... Pardon bu hala devam eden bir seçenekler serüveni... Büyük mutluluklar yaşıyoruz biz betonların yansıttığı hüzünleri delerek... Onlarsa hayatlarından memnunmuş gibi görünmeye devam ederek git gide insanlıktan soyutlanıyorlardı....