Eskiler

Domatesin, salatalığın eski tadı yok artık, karpuzun kavunun eski kokusu kalmadı. Hatta ah ah nerede o eski bayramlar, eski komşuluklar. Eskiden diye başlar oldu her cümleler. Aile bile ne bir arada yemek sofrasına oturuyor, ne de çay içerken sohbet ediyor artık. Yoksa bize şu üç elbise, bir kabana bir plastik leğen veren eskici mi aldı götürdü. Soğuk bir teknoloji sarmış ruhumuzu...

Gidip elini öptüğümüz büyükler, süslü mesajlarla hatırlar oldu bizi. Çat kapı gelen komşular "Alo, müsaitsen bir kahveye geleceğim" dedi. "Baba bugün okulda ne oldu biliyor musun, iş yerinde günün nasıl geçti canım"ların yerine her anıyı, her duyguyu teknoloji elimizde öğrenir olduk. Ne sıcak kaldı ne aile ortamı... Buz gibi bir ağ, bir de aile olduk. Ama eskiden diyemediğimiz bir tek şey kitap kokusu kaldı bizde. Bırakın tableti bilgisayarı, alın elinize kitapları... Onun ağırlığını hissedin avuçlarınızda, onun kokusunu çekin ciğerlerinize... Onlarla yaşayın aşkı, sevdayı, üzüntüyü... Onlarla bulun katilleri... İnsanın eskiden diyemeyeceği bir kitap kokusu kaldı. Okuyun, okuyun ki eskiler eskide kalmasın.