Günümüz TV programları

‘Günümüz Tv programları’

Artık birşeyler karalamalı...

   Zira o denli rahatsızlığım var ki bu hususta. Devamlı içimden buğz edip duruyorum. Biz ne zaman böyle bir hal aldık toplumca deyip üzülüyorum tarihi yazanların emeklerine. Üzülüyorum Fatih’e, Kanuni’ye, Abdülhamit’e. Tüm dünyayı titreten Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin torunlarının uğraşlarını görünce, ‘La Havle Vela Kuvvete illa Billah’ demeden edemiyorum. Seviniyorum bazen o ‘tılsımlı sanallık’ı izlemeye vakit bulamayışıma. Sanallık derken yanlış anlaşılmasın ha! İçeriğin de sanal olduğu bir sanallıktan bahsediyorum.

   Birgün eşim, dayıoğlum ve ben İstanbul’un nadide huzurlu semtlerinden birinde, Yeşilköy’de denize nazır bir çay bahçesinde çaylarımızı yudumlarken, birkaç masa yanımızda garip bir şeyler olduğunun farkına varıyoruz. Bir adamın elinde kamerası, karşısında güzelce bir hanım ile akıl yaşının henüz olgunlaşmadığı her halinden anlaşılan temiz yüzlü bir genç oturuyor. Önlerinde servisleri bir yandan yiyip içip bir yandan çekim yapıyorlar. Belli ki flört! aşamasındaki iki genci canlandırıyorlar. Zira konuşmalarından bu anlaşılıyor. Gayri-ihtiyari izlemeye koyuluyoruz. Kameraman çekim yapmadığı anlarda sufle veriyor: ‘Birbirinizin gözlerine aşkla bakın. Sonra tartışmaya başlayın vs.’. Çekim yapılmayan aralarda sarmaş dolaş olan zavallı gençler, kameranın kalkmasıyla başlıyorlar kavga etmeye. Garsona sorup öğreniyoruz ki; günümüzün kanayan yarası, ‘evlendirme programı’ çekimi imiş merakla izlediğimiz. ‘La havle vela kuvvete illa billah’ yetişiyor imdadıma yine.

   İçleri boşaltılmış, ruha, bedene, akla hiçbir şey katmayan sadece nefsi besledikçe besleyen günümüz tv programları… Sabah kuşağındaki programlar, öğleden sonra yayınlananlara oranla daha kaliteli ve günlük hayatı kolaylaştırıcı nitelikte bilgiler sunuyor. Yemek yapma, çocuk gelişimi, eşler arası iletişim, sağlıklı beslenme, alternatif tıp, organik yaşam konularında evinden çıkma imkanı olmayan hanımlara ve/veya beylere klavuzluk ediyor. Ve bir de çoğunlukla Cuma günleri kıymetli hoca efendi/hoca hanımlar çıkıp din konusunda doğru mesajlar vermeye çalışıyorlar izleyiciye. Amma velakin saat 12’yi geçtiyse, artık TV’yi kapamanın vakti gelmiş demektir. Bir kanalda sokak sokak koşup ‘’Kendimi en iyi nasıl teşhir edebilirim?’’ sorusuna cevap bulmaya çalışanları mı söyleyeyim? , bir kanalda kendini bir damat adayı annesine ‘en iyi benim’ diye ispatlamaya çalışan zavallı genç kızları mı söyleyeyim? , diğer bir kanalda bir eve tıkılmış ahlaksızca ilişkileri özendiren ve özel hayatı zedeleyen kısmet açıcı! programları mı? bilemedim. 3 yada 4 kanalda ise evlilik kurumunu ayaklar altına alan, genç yaşlı dinlemeden insanları rezil rüsva eden, tesettürlü! hanımların dahi çıkıp kendisine eş aradığı, uç noktada bir tabirle ‘tiksinç’ programlar silsilesi var bir de... Kimisi çıkar dansöz gibi oynar, kimisinin başında başörtüsü bacağında mini eteği koca arar, kimisinin ağzında diş kalmamış ev, araba, sosyal güvence ister. Bazıları da var ki; gerçekten acınacak durumda. Mesleğini eline almış, yaşı henüz olgunlaşmamış, eli yüzü düzgün genç kızlar, genç erkekler... Sizler neye hizmet ediyorsunuz? Ahhh gençlik! İslam’ın, vatanın, toplumun sizlere ihtiyacı var. Boş hevesler peşinde hayatınızı zindan ediyorsunuz, uyanın artık!

Kur’ani tabirle: ‘’Fe eyne tezhebun?’’ Bu gidiş nereye?

Bu kısacık hayatın neresinde, hangi evresinde akıllanacaksınız?

Toplum ahlakını bozan bu programlara hizmet etmekten ne zaman vazgeçeceksiniz?

Bu koskoca kainatı bir amaç üzere yaratan Rab sormayacak mı sanıyorsunuz?

‘’Neye hizmet ettin?’’ diye... Soracak elbet!

Ne cevap vereceksin? bir düşün ve zararın neresinden dönersen dön artık. Çünkü senin o programlar vasıtasıyla kurduğun yuvadan ne dünyada ne ahirette hayır gelmez.

Silkelen ve rabbine dön. O senin için en hayırlı kapıları en hayırlı zamanda zaten açacaktır.

Sözlerimin sonunda bir ayet yankılandı kulaklarımda:

Ey iman edenler; şeytanın adımlarına uymayın. Kim, şeytanın adımlarına uyarsa; bilsin ki o, hayasızlığı ve kötülüğü emreder. Şayet Allah'ın sizin üzerinizde lutuf ve rahmeti bulunmasaydı; hiç biriniz ebediyyen temize çıkamazdı. Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır ve Allah işitendir, bilendir. (Nur Suresi-21)

***Azim olan Allah ne güzel ne doğru söyledi.