Yönetim, Toplum ve Adalet

 İnsanın en temel ihtiyaçlarının başında kendisini güvende hissetmesi gelir. Denilebilinir ki yeryüzünde devletleşme, askeriyeye, silaha önem verme hep bu duygudan dolayıdır. Aslında yanlışta değildir. Güvende olmayan veya kendini güvende hissetmeyen insan ne yapmak ister ki.. 

 İnsanlar kuvvet bulmak için toplum olmuşlar; toplumu ayakta tutmak için devletleşmişler. Bu seferde gündeme devleti nasıl ayakta tutabilecekleri gelmiş. Ve tüm dünya bütün insanlık bunun ancak hukukla, adaletle olabileceğine ittifak etmişler. Hz. Ömer'de bunu "Adalet mülkün temelidir" sözüyle veciz bir şekilde ifade etmiştir. Timurlenk'te "memleket kılıçlarla alınır, lakin adaletle muhafaza edilir." diyerek aynı hakikati ifade etmiştir.

 Tarihte çöken, zamanla yıkılan milletlere baktığımız zaman göze çarpan en büyük hakikat hukukun rafa kaldırıldığını, adaletin olmadığını, mazlumların inlediğini ve zalimlerin bunu ney diye dinlediklerini görürüz.

 Tabi bütün suçu yöneticelere yıkıp bi kenara çekilmekte ayrı bir hata olur. Hadisi şerifte Peygamber Efendimiz sav "Nasıl iseniz öyle idare edilirsiniz" buyurmuştur. Bu hakikat bize 7 de 70 e toplumun her kesiminin adalet içinde, hakkaniyet esaslı, birbirine ve hakkına saygılı bireylerin olması gerektiğini söyler.

 Milletleri bireyler oluşturur. Bireyler ahlaken ne kadar başarılı ise milletlerde o ölçüde yükselir. Ahlakın temelinde ise hak ve hakikate saygı vardır. insanlar arasında "Kul hakkı" diye bir kavram varsa ve herkes bir başkasının hakkını kendi hakki gibi koruyorsa elbette devlette halkta birbirine perçinleşir ve o milletin yıkılması, içten çökmeside bir o kadar zorlaşır..