Bir İnsanlık Dramı - Ölüm Sebebi: TEMİZ SU Eksikliği

Her yıl 3.4 milyon insanın temiz su bulamadığı için öldüğü bir dünyada gönül rahatlığıyla yaşıyoruz. Evet, yanlış okumadınız. 6-7 milyar insanın yaşadığı şu üç kuruşluk dünyada her yıl 3.5 milyona yakın insan sadece TEMİZ SU bulamadığı için hayatını kaybediyor. Yürek parçalayan bir gerçek.

İnsanlığımızdan ne kadar utansak az. Akşama kaç çeşit yemek yapacağını düşünen insanlarız biz. Vicdanlarımız öyle taşlaştı ki, gözümüzün önünde eriyip giden insanları görmez olduk.

Su, Yokluk ve Ölüm...

Afrika'da Pis Su

Birkaç gün önce katıldığım bir seminer vasıtasıyla öğrendim bu gerçeği. TEMİZ SU olmadığı için hayatını kaybeden insanlar ve bunların durumlarını çeşitli video ve görsellerle anladım ve tüylerim diken diken oldu. Kendimden utandım. “Bir şeyler yapmam lazım” diye düşündüm ama ne gelirdi ki elimden?

Dakikada Bir Çocuk Ölüyor!

Sonra ikinci sarsıntı geldi... Dünya genelinde dakikada bir çocuk, TEMİZ SU bulamadığı için ölüyor. Sadece ölen çocukların sayısı bu. Bu nasıl bir iştir? Yaşadığı ilçede 2-3 saatlik su kesintisi olunca hayatı alt üst olan insanlarız biz. Allah aşkına aynı havayı solduğumuz dünyada, insanlar sadece ve sadece TEMİZ SU yetersizliğinden ölüyor. Adalet mi bu? Bir şeyler yapma isteğim iyice şiddetlenmişti ama ne yapabilirim sorusuna verecek bir cevabım halen yoktu.

Afrika'da 350 Milyon, Temiz Su Bulamıyor!

Bir başka gerçek çarptı sonra tokat gibi yüzüme! Afrika’daki 1.2 milyar insanın 345 milyonunun temiz suya ulaşımı yok! Nasıl suları içtiklerini görseniz mideniz dayanmaz :( Bildiğiniz ıslak çamur... Ve bunları buldukları için şanslı addediyor insanlar kendilerini. Ve biz bu insanlarla aynı dünyada yaşıyoruz. Kemikleri 100 metre öteden sayılacak zayıflıkta olan, içecek suyu olmadığı için hayatını kaybeden insanlarla... Sonra da gece olduğunda bütün gün yediğimiz içtiğimiz şeylerden dolayı üstümüze çöken ağırlıkla yatağın yolunu tutuyoruz. Sobamızı, kaloriferlerimizi, klimamızı da uygun sıcaklığa getirmeyi ihmal etmiyoruz. Canımız kıymetli çünkü... Sadece ve sadece su bulamadığı için ölen milyonlarca insanın yaşadığı dünyada, rahatımızdan hiç ama hiç feragat etmiyoruz. Ve dünya umurumuzda değil. “Ölen ölsün, ben yaşadığım sürece sorun değil” dercesine :(

Vahşi Hayvanlar, Köle ve Organ Mafyaları!

Afrika'da Açlık

Sonra yürek dağlayan bir başka gerçek geliyor gözümün önüne. Afrika'da birçok çocuk KİRLİ sulara (temiz bile değil) erişmek isterken vahşi hayvanlar tarafından parçalanıyor, köle veya organ mafyalarının eline düşüyor. Allah’ım bu nasıl bir şey... Biz musluktan akan suya burun kıvırırıp “bununla çay bile yapılmaz, tadı iyi olmuyor” derken, temiz suyu olmayan milyonlarca insan var. Ve bu insanlar kendilerini hasta eden, gözlerini kör eden (katarakt), pek çoklarını ölüme götüren çamur deryalarından biraz alabilmek için vahşi hayvanlar tarafından parçalanıyor, köle pazalarında satılıyor, organ mafyalarının eline geçip organları çalınıyor. Buna yürek mi dayanır?

Bizim ülkemizde de fakirlik var tamam. Ama böylesi ülkenin hangi yerinde var Allah aşkına :( Türkiye’de hangi fakirin durumu pis bir suya ulaşmak için uğraşırken ölmesiyle ya da vahşice öldürülmesiyle sonuçlanıyor? Biz yokluk görmemişiz de haberimiz yokmuş. Cami avlusunda dilenenlere acırken, yanı başımızda kemikleri sayılan, içtiği pis sulardan dolayı hastalanan, gözleri kör olan ve hayatını kaybeden insanları unutmuşuz! İnsani yardım denince akla ilk gelen milletlerdeniz belki ama şimdilerde bu hasletten uzaklaşmış gibiyiz.

Su İçin Yürünen Kilometreler...

Afrika'da Temiz Su

Bu insanlar kirli sulara ulaşmak için de kilometrelerce yol yürüyorlar. Bir çok anne baba da çocuklarını bu esnada hayvanlara kaptırıyormuş. Yazık günah değil mi... Ve hepsi de önüne geçilmesi çok kolay olan şeyler. Bizim için dışarıda yediğimiz yemeğin üç kuruşluk dürümün parası bile bu insanlar için batmanlar ağırlığında hazine niteliğinde... Peki tüm bunlara rağmen ne yapıyoruz? HİÇ.

Elimizde televizyonun kumandası, yanımızda çoluk çocuğumuz, akşam oturup bir şeyler yiyip içiyoruz. Yiyip içtiklerimizle kendimizi büyütürken, görmezden geldiklerimiz ve vermediklerimizle bir yandan da içimizdeki insanı öldürüyoruz.