İki yüzlüyse sev

Çay demini salarken düğüm olmuş kafamdan şöyle bir düşünce geçti: "Bu devirde iki yüzlü bir arkadaşın, bir tanıdığın ya da insan sandığın birileri varsa sarılacaksın onlara sımsıkı." Ne ironik değil mi?

İnsanların ne iyi halinden, ne güler yüzünden, ne gülmeyen yüzünden, dost görüneninden, düşman sandığından, "bir halt olmaz bundan" dediğinden maalesef hiç ama hiç hayır kalmadı. İki yüzlüyse etrafındakiler otur da şükret haline. Önce bir yüzünü tanırsın, sonra diğerine alışırsın, netice itibariyle gül gibi geçinir gidersin. Ne yani çok mu zor? Yoksa bin odalı yalnızlıklardan yalnızlık beğen kendine! Öylesi daha mı iyi aslında? İnsanoğlu bu durumu "tanımlanamadı" şeklinde açıklayıp, kendini kandırmakla meşgul şu aralar. Kendimize hem kendimizle ilgili, hem de hayatımızda olan insanların ruhumuza sirayet ettirdikleriyle ilgili soru sormaktan o kadar çok korkuyoruz ki! Cızz... İşine geliyorsa biri, mutlu olduğunu sandırıyorsa sana, hele bir de ilişki tamamen duygusalsa! ne senden iyisi vardır, ne de ondan iyisi. Peki sen kimsin? Nasıl bir kimlik, nasıl bir karaktersin? Karakter kelimesinin anlamını bilir misin? Aman canım bana mı kaldı insanları, insanların hatalarını, yüzlülüklerini, yüzsüzlüklerini, olmayan insanlıklarını, nasiplenemedikleri vefayı, üzerine kusmak istediğim egolarını savunmak ya da bütün bunlar karşısında lal olup kalmak... Bana ne!

İşte herşey bu kelimeyle başladı ve giderek bu kelimeyle sona yaklaşıyor insanlık! Bütün bunlar kulağına küpe olsun mirim. Sen bu zamanda kendine iki yüzlü bir yaren bulduysan sıkıca sarıl ona. Tahminler onu gösteriyor ki yakın zamanda insanlık, yüzsüzler ordusuna dönüşüp uzaylılara savaş açacak. Ya da bin odalı yalnızlıktan seç birini kafana göre, demle çayını, salsın demini yudumla afiyetle...