Yeter ki onurlu olsun Aşk

"Gitme" dedi genç adam takati kalmamış sesiyle. Ardı arkasına yanan sigaradan yan yana kanepelerde birbirlerinin yüzlerini bile görmüyorlardı. Kolay mıydı gitmek diye geçirdi aklından; sarı saçlarını omuzlarından indirirken, yüzü genç, yüreği enkaz kadın. Nasıl sindirebilirdi bu ihaneti? Oysa ne çok sevmişti? Birkaç eski albümde kalmıştı hatıraları. Kulaklarında yankılanıyordu dün gibi doğup büyüdüğü evin kapısı çarpıp çıktığı gün. Birden annesinin yüzünü, babasının soğuk nefesini hatırladı. Daha da yandı canı.

Değer miydi hiç? Bilemezdi. Hem nasıl olurdu? Böyle delicesine severken, en sevdiği nasıl acıtabilirdi yüreğini bu kadar? Oldu işte. Hem öyle şişenin dibinde biten aldatmalardan da değildi yaşadığı. Sevdiği adam başkasının kollarında değil, yüreğinde aldatmıştı onu. Kulaklarından hiç gitmeyen o sesi dakikada milyonlarca kez duyuyordu sanki. "Başka birine aşık oldum ben." Aşk... Ne güzelsin, ne yücesin, ne onursuzsun ey aşk! Peşin sıra yaktığı sigara köz oldu boğazında. Dönüp sevdiğinin yüzüne bakmaya yeltendi. "Bu O'na ancak armağan olur" diye geçirdi sızılı yüreğinden. Şimdi ne olacaktı? Kendi kendine hiç bu kadar soru sormadığını düşündü. Hissettiği neydi tam olarak? Neydi bu ihanetin bedeli? Kaçıp kurtulmak çözüm müydü? Nasıl geçecekti kalpteki yara? Gücü var mıydı gitmeye? Gitmek çare miydi? Gitti...

Yıllar sonra...

Derdi içinde kabuk bağladı. Yaralarını sonsuz minnetle bağlandığı O adam iyileştirdi. Dünyalar güzeli bir kız çocuğu vardı artık kucağında. Eş dost kızını kendisine benzetince yüreği sızlar ve şöyle haykırırdı: "Kaderi benzemesin." Güneşli bir ilkbahar sabahında parkta pür neşe oynayan kızını izlerken az ilerideki bankta oturan adamı geç de olsa fark etti. Kalbi, ruhundan izinsiz atmaya başladı. İhanetin üzerinden çok uzunca bir sürenin geçtiği adamın saçına düşen aklardan belliydi. Kadın, oturduğu yerde hareket bile edemiyordu. Duyduğu bu heyecan kendisine öfkelenmesine yeterliydi. Bir an gözlerini kapadı. Telaşla etrafa bakındı. Gördüğü manzara hayatının fotoğrafı olacakken hayatının en acı hatırası oldu. Minik kız O'nun kucağında kahkahalar atarken şimdi nasıl yanlarına gidecekti? Nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı.

Koşarak yanına gelen kızına sımsıkı sarıldı. Kızı O'na; " Anne, O amca bana aynı sana benzediğimi söyledi." dedi. İzinsiz akan hıçıkırıklara beş kalan gözyaşlarına galip gelerek kızının kulağına usulca fısıldadı:"Kaderin benzemesin..."