Amerika'da Bir Türk İçin Okul Hayatı

Kaç zamandır okulla ilgili bir yazı yazmak istiyordum ama kısmet olmuyordu. Hazır içimden geliyorken yazayım madem. Fakat çocuklara gelmeden önce biraz ön bilgi vereyim. Toledo diye küçük bi' şehir burası. Bizimkiler gibi sıkış tıkış yapmamış adamlar binaları. Dubleks ya da tripleks evler, hepsi bahçeli ve garajlı. Yani şehir içi diye çocuklar oyundan mahrum kalmıyor. Neden bilmiyorum, yabancılık da çekmiyor insan buraya.

Eğitim konusunda neden bu kadar gelişmiş ama bir o kadar da gelişmemiş bir sistem var anlamadım. Aslında sistemde sorun yok. Çünkü bizim ülkemizdeki gibi "öğretmen olayım da kapağı devlete atayım" gibi bir anlayış yok. Zaten öğretmenliğin öyle çok bi' forsu da yok burada. Ama ders olmasa bile 16:00'a kadar tüm öğretmenlerin okulda durması şart. Öğrenciler ise 15:00'da ayrılıyor. Yani bir saatlik süre içinde öğretmenlerin sonraki günü planlayarak geçirmeleri bekleniyor. Bizdeki gibi "boş saat" anlayışı yok :) Ayrıca genellikle her gün 6 saat dersi olan öğretmenler için ikişer saat de "planning period" adı altında takip eden derslerle ilgili planlama yapılmasına imkan sağlanmış. Yani öyle "dersine gir, sonra bi' kenarda dinlen ya da çıkıp eve git" anlayışı yok. Ayrıca sınıflar da eğitime çok elverişli. Renkgarenk, derslerle alakalı posterlerle dolu sınıflar. Her ders için öğretmenlerin koyduğu kural ve cezalar. Ve sürekli öğretmenlerin kişisel gelişimlerini sağlama amacıyla seminer tarzı etkinlikler düzenleniyor. Burada öğretmenlik güzel, yani tam benlik :) İşin ilginci, kurallara riayet had safhada. Yani kimsenin bir zorunluluğu yok ama adı 'kural' olunca akan sular duruyor nedense bu ülkede :)

Ama öğrenciler açısından durum o kadar parlak değil her zaman. İkinci sınıfa gidiyor olmasına rağmen klavyeyi fareyi bilmeyenler var. O değil koca koca çocuklar 4+3'ü toplamak için kağıt istiyor :) Kağıtla mı toplayacak onu da anlamadım ya neyse... Rahatlarına çok düşkünler, o yüzden hayatlarında eğitimin rolü çok da önemli değil. Yani bunu isteyerek yapmıyorlardır muhtemelen ama dünya umurlarında değilmiş gibi halleri :) Yani bir websitesinin adresinin ilk 4 karakterini yazıp sonraki 2 karakteri yazmaya üşenip yardım isteyen öğrenciler var. Yapamayacaklarından değil, rahatlar; uğraşmak istemiyorlar.

Bi' de çocuklar acaip şirin :) 'Çikolata' diyorum ben de pek çokları gibi African American olanlara :) Şeker gibi çocuklar; gidip gelip sarılıyorlar, şirinlik yapıyorlar falan. Ama ders başlayınca; canından bezdiriyor ıspanak turşuları :)) Yanlış bir şey yaptıklarında uyarıldıkları takdirde verdikleri cevapsa standart... Sanki hiçbir şey yapmamışlar da öğretmen iftira atıyormuş gibi:"What did I dooo? (Ne yaptım kii?) deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Bizdeki yumuşak kalplilikse başa bela. Adamlar doğduklarından beri kurallar çerçevesinde büyüdüğü için "ya bu seferlik de affedeyim" diye düşününce çuvallamalar başlıyor.

"Boş zaman" kavramının olmadığı bir ülkede olmak gerçekten güzel. He kendi memleketinden uzak olmak çok mu iyi? Yoo değil. Ama güzelliklerden bahsetmek daha iyi :)