Lenin, MAOİZM, KEMALİZM, Kürt Sorunu, Kaypakkaya, Meclis, SİLAH, İhtilal

Bir yazar : "Tabii benim kanaatime göre; faşizmin sembolü olan YEMİNİ okuyup, MECLİSE dönme YANLIŞ bir karar olmuştur..." diyor.

Madem burası "düşünenlerin yeri", ben bu vb. sözler üzerine biraz düşündüm.

BDP meclise girmeyip NE yapmalıydı?

Meclis ÇÖZÜM yeri değil mi? Ya da çözüm NEREDE? Dağlar mı? "Şehirler" mi? Devleti "her beğenmeyen" meclis DIŞINDA bir yol mu tutacak?

Her zaman söylediğim bir söz : Kişinin AVUCUNDA ne varsa dışarı o çıkacaktır, kaçınılmazdır bu. Yazar aynı yazıda, "Kaypakkaya, Türk SOSYALİST Hareketine 68 lilerden en çok damgasını vuran olmuştur. Ki o dönemdeki Kemalist Türkiye'nin beklediğinin dışına çıkarak, ULUSLARIN kendi kaderini TAYİN etme hakkını savunmuştur." diyor.

"Milli Demokratik Devrim anlayışını savunan legal ve illegal grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm "karşıtlığıdır". İbrahim Kaypakkaya, dönemin diğer Türk SOSYALİST ve KOMİNİST gruplarının benimsediği ve eylem ile görüşleriyle bizzat içerisinde yer aldıkları "Kemalizm ile bağlarını koparmasının" ardından, ulus-devlet ideolojisinin karşısında duran, azınlık hakları üzerine inşa ettiği kendi yolunu ve çizgisini ortaya çıkartmıştır."(1)

LENİN'İN "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı ve Kaypakkaya

"Kaypakkaya'nın bu minvalde öne sürdüğü LENİN'İN "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı çevresine kendi fikrince oturtarak düzenlediği "KÜRTLER de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü, Kaypakkaya'nın İkinci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan gürültülü bir şekilde kovulmasına ve akabinde dönemin diğer sosyalist grupları ile yollarının bütünüyle ayrılmasına sebep olmuştur. İbrahim Kaypakkayanın tüm ayrılışlarının ve kopuşlarının sebebi Türkiyenin temel ve en önemli meselesi olarak kabül edilen Kürt Sorunundaki düşünce farklılıkları ve tartışmalardır."(1)

Yazar arkadaşımız, FİKRİ olarak, üstteki 2 paragraf çerçevesinde beslendiği için, şu cümleyi söyleyebiliyordu : "KÜRT ulusu, faşist devletten ayrılması bizler için SAKINCALI bir durum OLAMAZ. Kürt Bölgesi'nde ki Kürt hakimiyeti, tarihin yeniden yazılması olacaktır."

Lazların, Çerkezlerin, Arapların (Örnek Hatay'da) ve diğer ulusun ne günahı var? Onlar da AYRILSIN MI?

DÜNYADAN Bazı Örnekler

"LENİN'İN "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı ile ilgili olarak, "dünyaya" baktığımızda, "mesela Polonya Sovyet Rusya'dan ayrılma kararı alınca, LENİN elbette ki üzülmüştü, zira bu devrimci yoldaşlarının da ayrılması anlamına gelmektedir. Nitekim POLONYA da "kapitalist" olmuştur ayrıldıktan sonra." Yani size göre Kürt ulusunun AYRILMASI yetmeyecektir. SOSYALİST olmalıdır.

Baş tacı edilen LENİN, "kendisi Rus iç savaşından hemen sonra, AZARBEYCAN, Ermenistan ve GÜrcistan'ı İŞGAL edip ülkesinde KATMIŞ ki, bu eylemiyle "bu hakka ne kadar inandığını" göstermiştir.

DEVLET AYGITI

DEVLETİN, millete HİZMET etme / hizmet verme, BARIŞI sağlama, adaleti sağlama (adaletsizlik yapma değil) gibi NİTELİKLERİ olan bir aygıt olmalıdır. Her bir vatandaşının hem kanuni hakları olmalı hem bu hakkı FİİLEN de kullanabilmelidir. Emperyalizme destek değil, KÖSTEK olmalıdır. Devletin gücü, devlet arkaya alınılarak vatandaşa eziyet edilmemelidir. Katledilen bir ERMENİ de olsa, katili "hak ettiği" cezayı almalıdır. Yani ben, burada bazı şeyler söylerken, "bir vatandaşı olduğum, olmaya devam edeceğim" devletin BOZUK kısımlarının da DÜZELTİLMESİNİ isterim.

Fakat, yukarıdaki gibi düşünenler, bu devleti (DEVLETİ diyorum, 1923 ten beri) TEK kelimede "FAŞİST" olarak belledikleri için, onlar tamir değil her türlü VESİLE ile ZAYIFLAMASINI, yıkılmasını, DEVİRİLMESİNİ (İHTİLALİ) istemekte, yol olarak bu yolu seçmektedirler.

Bunu şunlardan anlıyoruz : "MAOİST bir dünya görüşünü benimseyen Kaypakkaya, KÖYLERDEN şehirlere doğru yayılacak bir DEVRİM anlayışını benimsemiş ve bunun yolunun "asla PARLEMENTER bir çözüm olMAdığı, muhakkak SİLAHLI mücadeleden geçmesi gerektiğine inanmıştır."(1)

Kaypakkaya'nın kız KARDEŞİ

Bir ayrıntı da şudur. Kaypakkaya'nın kız KARDEŞİ : "10 yıldır CHP'ye üyeyim. Hatta 2003'de Yenimahalle Belediyesine bağlı İnönü Mahallesinden delege oldum. Ben ezelden beri CHP çizgisindeyim. Ağabeyim kendi tercihleri, kendi doğruları için canından oldu. Ağabeyimdir, kan bağım vardır; sever, sayarım, ama HEPSİ bu kadar..." (2)

Bunu neden mi aldım? Öncelikle her ailede FARKLI görüş olabilir ("Genellikle" ailede "görüş birliği" de vardır.). Fakat, devlete karşı savaşmış, SAVAŞI bir yöntem olarak LENİN'den devralmış birinin KARDEŞİ bile bu görüşlere ikna olmamış, MECLİSTEKİ bir partide (CHP) "DEMOKRATİK mücadeleyi" seçmiştir.

Öncelikle Kaypakkaya gibi insanlar, bu işlerin KAYMAĞINI YEMEMİŞTİR. Yöntemlerini benimsemem ama kendi fikrinde SAMİMİDİRLER.

"SİLAHLI" Mücadele

Merak ediyorum. Bu düşüncedeki insanlar, "SİLAHLI" mücadelede, mesela Kaypakkaya'nın bahsettiğim kız KARDEŞİ avukattır ve bir şekilde kısmet olup, devletin bir kurumunda görev aldığında, milletvekili olduğunda anında FAŞİST olup, ÖLDÜRÜLECEKLER arasına girecek mi?

"Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" konusunda, "Uyanık PKK sempatizanlarının PKK'yı savunurken, "çokça kullandıkları" söylemdir."(3) diyor bir fikir sahibi. Dikkatimi çekti.

RAKININ şişeden çıktığında, şişede durduğu gibi durmadığını herkes bilir. Evet, aklımız var DÜŞÜNECEĞİZ, düşünmesek akıl aygıtına / nimetine saygısızlık olur doğrusu. Fakat, düşüncelerimiz EYLEM olduğunda nasıl bir manzara çıkar? Ülke KAÇA bölünür? Ayrılan, geride kalandan daha NERELERİ ister? Eksikliği birlikte ile bahsettiğim kesimlerce LÜKS / gereksiz / faydasız görülen DEMOKRATİK seçim yöntemi - "öyle bir iktidar GELİRSE (yani DEVRİMLE / ihtilalle) - mum ile aranır mı?

KRİZ ÇIKSA SEVİNİYORLAR

"Düzen, siyasi alanda da DUMAN olmuştur. Tüm politikalar iflas etmiştir. Açıkçası yönetemiyorlar. Denemedikleri ne kaldı? Şimdi yine darbe tartışıyorlar. Oysa iktidar zaten Genel Kurmay'ın elinde değil mi? Egemenler arası çatışmalar, egemen sınıf partilerinin her birinin bizzat kendi içindeki çelişkeler de oldukça derinleşmiştir. Düzen tüm kurumla rıyla bir İFLAS yaşıyor. Kudurganlıkları bundan.. Güvendikleri orduları da çürüyor. Firarlar artıyor, ASKER bulmakta zorlanıyorlar. Vahşi saldırılarla aslında bunalımlarını yeni bunalımlar eklemektedirler. Ekonomik ve siyasi alandaki bu KRİZ yükselen bir devrimci durum gerçeğine de kaynaklık etmektedir." (5)

Lenin'in 'KAPİTALİST' Dostları

Doğrusu ben o siteden (4) aldım. İLGİNÇ.

"Radikal hareketler, büyük paralar ve dış destek olmadıkça gerçekleştirilemezler, 20. yüzyılın büyük tarihçisi Oswald Spengler, solun düşman görünen büyük SERMAYE sahiplerinin, kontrol altında geliştiğini gören bilim adamlarından biridir. Ünlü eseri Batı'nın Çöküşü'nde şöyle der: "Sermayenin yönlendirmediği hiçbir proleterya hareketi, hatta bir komünist hareket şimdiye kadar görülmemiştir.

Bu hareketlerin sözde idealist liderleri büyük kısmı hiç şüphesiz SERMAYE tarafından yönlendirilmiştir." (Sermaye ve Sosyalizm (None Dare Call It A Conspiracy), Garfy Allen sf.88)"

"Marx'ın en büyük öğrencisi LENİN, ondan 'kapitalizmle gizli birliktelik' mirasını da almıştı. Yaptığı ihtilalin finansmanını büyük sermayedarlardan bulan Lenin, ihtilalin ardından da aynı çevrelerden destek gördü:

"Lenin, Beyaz Saray'daki güçlü arkadaşından, WİLSON'dan yardım istedi. Wilson, Kuhn & Loeb Co. avukatlarından ve eski Dış İşleri Bakanı Elihu Root'u Özel Savaş Fonu'ndan 20 milyon doları Bolşeviklere vermesi için Rusya'ya YOLLADI. Cömertlikte Wilson'dan geri kalmayan J.P. Morgan & Co. kuşatma altındaki Lenin ekibine finansal YARDIM sağladı." (The World Order - A Study in the Hegemony of Parasitism, Eustace Mullins, sf.68)"

"Amerika'nın ünlü iş adamları ve politik liderleri, örneğin W. Averill Harriman, Sovyet yanlısı faaliyetlerini saklamaya gerek duymaMAktadır.

Rus Büyükelçisi Dobrynin, Henry Kissinger'in ikili rolü için: 'Ben gülümseyerek olduğum yerde oturuyorum. Kissinger bizim için görüşüyor' diyordu." (The World Order, A Study in The Hegemony of Parasitism, sf.84)"

Düşünelim. Mevlid Kandilini de düşünelim. Dinin bir afyon olarak kullanılabildiği ama aslında dinin AFYON olmadığını da düşünelim. "O doğumda" bir IŞIK, bir RAHMET olabileceğini düşünelim. Çünkü, düşünmekte serbestiz ama ÖLENE kadar.

Selamlar...

(1) http://www.baktabul.net/biyografi/23369-ibrahim-kaypakkaya-kimdir

(2) http://www.korhaber.com/haber/Elif-Gunes-in-itirazi-var-Damgalanmak-istemiyorum

(3) http://www.uludagsozluk.com/k/uluslar%C4%B1n-kaderlerini-tayin-hakk

(4) http://www.masonluk.net/kabala_masonluk

(5) http://murat-uz.blogspot.com/2010/01/maoizm-nedir