Namaz Bizi Neden Kılmıyor?

İbadet etmek lazım, ibadet etmek güzel… Namaz, imandan sonra, en başta gelen ibadet...

Peygamberimiz (sav), yeryüzünde, Allah’a (cc) en sevimli olan yerlerin, “mescidler” olduğunu vurguluyor.

Ayet ve Hadislerde Namaz

“Sizi cehenneme sürükleyen sebep nedir? Derler ki: “Biznamazkılanlardan değildik”” Müddessir/42

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Bakara, 43)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“En hayırlı ameliniz,namazdır…” (Muvatta, Tahâret, 6)

ÜmmüSeleme (ranha) vâlidemiz şöyle der:

“Rasûlullah (sav) Efendimiz’in son vasiyetlerinden biri şu oldu:

“Amannamazadikkat ediniz! Amannamazadikkat ediniz! Emriniz altındaki kişilerin haklarına riâyet ediniz!”

Hz. Peygamber (sav) bu sözleri o kadar tekrarladı ki, mübârek lisanı söyleyemeyecek hâle gelince, bunları içten içe tekrar etmeye başladı. (Ahmed, VI, 290, 315. Ebû Dâvûd, Edeb, 123-124/5156)

Namazı terk etmek, kılmamak büyük günahtır.

Peygamberimiz (sav), kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin NAMAZ olacağını bildirmiştir (Tirmizî, "Salât", 188).

Tam da bu çerçevede,Bediüzzaman Hazretlerinin,“İslâmiyet’te en büyük hakikat “imandır”, imandan sonra “namazdır”sözü de hatıra geliyor.

Namaz ile ilgili bir çok ayet, hadis, menkıbe, güzel sözler sıralamak mümkün… Fakat burada hepimizin, tüm Müslümanların, “namaz” konusunda kendimizi ciddi birmuhasebedengeçirmemiz gereklidir.

Elbette namazı öncelikle “eda edenlerden” olmalıyız!

24 saatin 1 saatini (kendi dünyevi ve uhrevi menfaatimiz için) Yüce Allah’a ayırmamak olur mu?

“Hediye” hükmündeki koca bir günü “namazsız” geçirmek olur mu? Hakkında bu kadar emir ve tavsiye olan namazı kılmamak olur mu? Kılmamaya bir “gerekçe” bulunabilir mi?

“Ruhun teneffüsü” ihmale gelir mi? “Amir, müdür sorgusunda” bile bunalan biz insanlar kabirde, mahşerde bunalmayacağımızı mı zannediyoruz?

Sakın kimse “benim namazım zaten şöyle eksiktir, böyle eksiktir” gibi şeytandan gelen vesveseler ile terk etmesin! Terk etmeye, elbette cevaz yoktur. Ama her Müslüman, namazını, “emredildiği gibi dosdoğru” kılmaya çalışması gerektiği gibi, NAMAZ DIŞINDAKİ ZAMANLARINI da “namazın kıldığı bir tavır” içinde geçirmeye çalışmalıdır!

Velhasıl, farzı eda elzemdir…

Peki Namaz Kılmak Yeterli Mi?

24 saatin 1 saatinde namaz kıldık, güzel... Ya diğer 23 saati nasıl geçireceğiz? Namazın hakkını verebilecek miyiz? Buna gayret edecek miyiz? Güzel ahlak, selam, kul hakkı gibi konulara "ehl-i namaza" yakışır şekilde özen gösterecek miyiz?

Elbette, her Müslüman, şu uyarıya dikkat etmelidir:

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“…Namazıdadosdoğrukıl! Gerçektenkâmil mânâda kılınannamaz, fahşâdan (çirkinlik, edebsizlik, fuhşiyâttan) vemünkerden(dînin ve akl-ı selîmin tasvib etmediği herşeyden insanı) men eder." (Ankebut, 45)

“Namazı kılanlar” olarak, “dosdoğru” kılmaya çalışıyor muyuz? “Kamil” manada kılmaya çalışıyor muyuz?Neden “fahşâdan ve münkerden” gerekli şekildeuzaklaşamıyoruz?

Bir söz var çok önemli: “ Namaz,camiden çıkıncabaşlar.” Evet,namazgünümüzün her saatine, dakikasınayayılmalıdır… “Öyle” namaz kılmalıyız ve “öyle” kılınan namaz da bizi “iyi bir kul ve iyi bir insan” kılabilecektir…

Düşündürücü Bir İkaz

Hazret-i Ömer (radıyallahu anh):

“Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu orucabakmayınız. Konuştuğundadoğru söylüyor mu, kendisine bir şeyemânetedildiğinde emânete riâyet ediyor mu, dünyaya meylettiğizamanhelâl, haram gözetiyormu, ona bakınız.”(Beyhakî, Sünenü’l kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)

Son Nokta

Merhum Necip Fazıl Kısakürek’e atfedilen şu söz bu konuyu gayet güzel anlatıyor:

Namaz, camiden çıkınca,
Hac,
Mekke'den dönünce,
Ramazan, Oruç bitince
başlar.