Koalisyona, Şimon Peres, New York Times Gibi Sevinme Sendromu

Pireye Kızıp Yorganı Yakmak

“Pireye kızıp yorganı yakmak” diye bir deyim var. 2015 Seçimlerindeki durum bana bunu hatırlattı. Burada “yorgan”, AK Parti değildir, Türkiye’dir. Elbette, esas olarak parti değil, ÜLKE önemlidir. Partiler ise ülkeye ne kadar hizmet ediyor ise o oranda değerlidir ya da aksidir.

Kızmakta haklılık paylarınız / gerekçeleriniz olabilir… Temayüle dikkat edilmeden aday belirlenmesi, İstanbul’da “Kürt seçmen sayısı” paralelinde Kürt kökenli adaylara yeterince yer verilmemesi, “aşırı özgüven” denebilecek söz ve davranışlar, ilgililerin seçim çalışmasına yeterince katılmamaları .. gibi “AK Parti eksikliklerinden” bahsedilebilir…

AK Parti'ye oy verecekken vermeyenler, “haklı olsa dahi” şimdi “neye yaradı” diye sorar mı kendilerine?

Göreceğiz, mevcut yorgandan ne kadar kalacak geriye? “Bu günlerimizi arayacak halde” inşallah olmayız!

Öyle mikrofonu ele alıp konuşmaya, birbiri ardı sıra “vaad etmeye” benzeyecek mi görelim?

Sn. Gökçek’in de özellikle belirttiği gibi, İçişleri, Eğitim, Emniyet, Maliye vb. (diğerleri de tabii) kime teslim edilecek?

HDP dersen, polise, askere muhalefetteyken bile “tokat” atmış, “taş atmış” bir geçmişi var! “Dağlar” ile direk bağları var. Sn. “Demirtaş’ın abisi” malum…10.06.2015 tarihli tv ve gazetelere bakılırsa, HDP’nin, hiç de “bağlama” çalarkenki gibi “sevgi dolu olduğu” ya da Hürriyet Gazetesi’nin “Çiçek Çocuk” şeklinde lanse ettiği gibi olmadığı, aksine, bu parti ile direk ilgili kişilerce, BASKININ, adam dövmenin, pencereden beri ev kurşunlama gibi demokrasi ve insanlık dışı uygulamaların kol gezdiği ürkütücü bir ortam var. Daha kötüsü bu olayların önüne geçilmek yerine, “üstü kapatılma, görmezden gelme” gibi tavırlar sergilenmektedir.

CHP’nin, imam – hatipler, kuran kursu, başörtüsü vb. konulardaki meşhur uygulamaları mevcut! İstanbul’u nasıl yönettiği, İSKİ’de nasıl skandal olduğu, kuyrukların nasıl günlük hayatın bir parçası olduğu gibi konular hafızalarda!

MHP’nin iktidara geldiği son şansını iyi kullanamadığı, “DSP’ye payandalıktan” başka kayda değer bir icraatı olmadığı, Merhum MHP Milletvekili Ali GÜNGÖR Bey’in o zamanki bir meclis konuşmasında tam bir MHP’liye de yakışır şekilde yaptığı izahların dikkate alınmayarak istenmediği bir koalisyon ortaklığında bir varlık da gösteremediği, “Öcalan’ın idam edil-memesine” bizzat vesile oldukları hatırlanmaktadır. (Merak edenler Merhum’un o önemli konuşmasını dinleyebilirler.)

Neden Üzgünüm?

Üzüldüm. Niye mi? Vallahi “şahsım için değil”. Kaybedecek bir makamım, terkedilmesi zor bir koltuğum, ballı bir çıkar ilişkim yok? Sıradan bir vatandaşım…

Bu arada, AK Parti’nin “hiç hatası, eksiği yok diyecek kadar” gözü kapalı bir partizan da değilim. Zaten, “bu tür partizanlığın eninde sonunda partiye zarar verdiği” de bir gerçektir. İnsan, eksiğini görmelidir. İnsanlardan oluşan partiler de eksikliğini elbette görmelidir…

Neden üzgünüm? Çünkü, Türkiye, yolu ile havalimanı ile havayolları ile

Suyu ile barajı ile havası ile

Ekonomisi ile yatırımları ile köprüleri ile yatırımları ile

Ülkemize gelen uluslar arası sermayesi ile

Diğer devletler ile rekabet edecek seviyelerde olması ile

İngiliz, Almanya gibi devletleri endişelendirecek şekilde ayakta durabiliyor olması ile

Kendine olan özgüveni ile yabancı ülkelere giderken insanlarımızın rahatlığı ile

Sağlığı ile sosyal uygulamaları ile

ABD ve benzeri devletler ve içteki muhalafete rağmen, ESED ve SİSİ gibilerin karşısında durabilmesi, bu konuda gayret göstermesi ile

İsrail’e, (ki kendi gazetelerinde bir “karikatür” yapmışlar. AK Parti’nin ve özellikle HDP’nin neye tekabül ettiğini net bir şekilde ifade etmişler.(1)) dünyadaki onca etkisine rağmen dik durabilmesi ile ..

Belli bir ÇITAYA ulaşmış bir Türkiye var.

Çıtayı görüyoruz. Biliyoruz… Çünkü “2002’lerde ve öncesinde” çıtanın ne düşüklerde olduğunu, hatta bazı konularda “çıta falan da olmadığını” da gördük, yaşadık…

Ekonomi kötü olduğu gibi, demokrasi de oturmuş değildi. İki de bir darbe oluyordu. Darbenin fizikisi olmasa, “post moderni” oluyordu mesela. Hem de “1000 YIL sürecek” diyecek kadar cüretkar ve kinli idi yapanlar…

“Darbelere alkış tutan kesimler” vardı. Teşvik edenler vardı. Bu tür girişimleri, manşetlerine, - seve seve ya da postal yalama sevdasıyla - taşıyanlar vardı…

Yapmak Zordur

YAPMAK zordur. Mesela; “havalimanı” yapmak, bir irade ister, ekonomi ister, öngörü ister, tasarruf ister… Yapmak, "YAKMAK gibi" kolay değildir…

YAPMAK, uluslararası güçleri, onların ülkemizdeki uzantılarını rahatsız eder. Krizden beslenenleri, medet umanları rahatsız eder. Düşüncelerinin İngilizlerden Almanlardan farkı olmayanları rahatsız eder. Nasıl ki “yeni havalimanını” Almanların istemediği ve "bizdeki bazılarının" da istemediği gibi…

Benim Yumurtama Bir Şey Olamasın Da …

İdeolojisi, “her şeyin ve asıl, ülkemizin de önüne geçenler” için bir şeyler yapılması, bir şeylerin iyi gitmesi bir anlam ifade etmez. Önemli olan ekonomi falan değildir. Önemli olan Taksim’de 1 Mayıs kutlanıyor mu kutlanmıyor mu? Önemli olan bu…

Önemli olan bazı kişi ve kesimlerin “karını” katlaması, “hükmünü” sürdürebilmesi, “elde ettiği gücü yine elinde” tutabilmesi…

CNN TV için, Doğan Grubu için bu günden itibaren ekonominin “tepetaklak olması” önemli değil. Önemli olan AK Parti gitsin yeter. Kim mi gelsin? Hiç farketmez…

Allayıp puladıkları HDP olur mu? Pekala olur… Merhum Ahmet KAYA’ya Kürtçe klip yapacağı için ÇATAL vb. atanlar, “vay şerefsiz” diye manşet atan Hürriyet gibi gazeteler, “Türkiye Türklerindir” sloganını güya ilke edinmiş olanlar şimdi HDP’ci kesildi! Gerçi bu tür kesimler, “milletin genel tercihi, inancı, tarihi hariç” her role girebilirler, o tür kesimlere her türlü desteği verebilirler ve verdiler…

Zaman Gazetesi gibi yakın geçmişte yurtları “PKK tarafından” defalarca “yakılanlar” bile şimdi HDP’ci kesildi! Hürriyet ile çoktan beri ve seçim sonrasında “AYNI başlıkları” atar oldular.

İbretlik Durumlar

Birazcık vatansever ve - tabiri doğru ise - birazcık İslam inancı olanlar!

Şimon Peres’in sevindiği(2) bir seçim sonucuna, biz neden seviniyoruz ki?

“Türkiye'de DEMOKRASİ kazandı” diyen New York Times (3) ile nasıl aynı düşünebilir, aynı yerde durabiliriz ki? Ve bu gazeteye, “sizde %41 alanlar KAYBETMİŞ mi oluyor? Yoksa, kazanan parti mi oluyor?” sorusunu sormak gerekmez mi?

Keşke, şu anda AK Parti’ye, “gerçekten alternatif” olabilecek bir parti olsaydı üzülmezdim…


(1)http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1407741-israil-medyasindan-skandal-karikatur

(2) http://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/276935.aspx

(3) http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29236215.asp