Bir Can, Bir Polis, Bir Kaza, MOBESE, Hüküm, Hapis, Onbeşbin

Habersiz kalmamak için, haber izler ya da okuruz. Fakat bazen okuduğumuza izlediğimize pişman oluruz. Aşağıdaki haberdeki “ÖLÜMLÜ” kaza sonrasında verilen “HÜKÜM” eleştirildi ve insanların içini acıttı. Ve çoğu zaman bizler, haksızlığa uğrayan insanlar hakkında verilen hükümlerin NEDENİNİ pek anlayamayız. Top bir meclise, bir hakime, bir mevcut mevzata gider gelir. Ama ACININ GOLÜNÜ yiyenler, “bu insanlar” olur.

21 Eylül 2011 tarihli Milliyet Gazetesi’nin “Selin’in hayatı 24 ay taksitle 200 lira” başlıklı haberinde, Maltepe sahil yolunda aşırı süratle giderken 19 yaşındaki Selin’e çarparak ölümüne, arkadaşı Ozan Algün’ün de yaralanmasına neden olan polis memurunun 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldığı, cezanın da 24 ay taksitli ödemeyle 15 bin 200 lira para cezasına çevrildiği belirtiliyordu. Aşırı süratli olduğu belirtilen ve kaza sonrası 126 metre sürüklenen Selin, motosikletin çarpması sonucu ağır yaralanmış, Ozan Algün’ün ise bacağı kırılmıştı. Selin Tiryaki, kazadan 7 gün sonra yaşamını yitirdi, Ozan Algül’ün ise bacağına 13 çivi ve platin takıldığı diğer haberlere de yansımıştı.

Kazayı ilginç kılan bir şeyde MOBESE kayıtları ile ilgili. Çünkü haberlerde, kazayla ilgili MOBESE kayıtlarında, kaza anına rastlanmadığı belirtiliyordu. Orada MOBESE kamerası olmasa anlarım da MOBESE kamerasında görüntünün olamaması ilginç.

Kazada ölen Selin’in arkadaşı Ozan ile polis memuru arasında ÇELİŞKİLİ ifadeler yer almakta iken, çelişkili bu ifadeleri çözecek olan olay yerindeki MOBESE kayıtlarında ise kaza anının görüntülerine rastlanmadı.

Yine bir ilginç durum da Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda ise olay yerinde fren izinin bulunmadığı, kaza sonrası 126 metre sürüklenen motosikletin hızlı olduğunun açık olduğu, ama hızının hesaplanamayacağı belirtilerek asli kusur ölen Selin Tiryaki ile yaralanan Ozan Algül’e verildi. Polis memuru ise “tali” kusurlu olarak belirtilmişti.

Oysa burada mevcut olan MOBESE kamerasında “o görüntüler” mevcut olsaydı, bu çelişkilere, bu ADALET ŞAŞMASINA gerek kalmayabilirdi. Sanki HIZIN HESAPLANAMAMASI da asli ve tali SUÇLUYU değiştirmiş, bu teknik yetersizlik, dava neticesini bizzat etkilemiş görünüyor.

Bu arada ADALETİ sağlamak için MOBESE vb. cihazların VAR ve ÇALIŞIR olmasının ne kadar önemli olduğu çok açık. Aksi taktirde ÖLEN zaten kendini savunamaz, olayı anlatamaz. Sebep olan da istisnalar hariç KENDİ ALEYHİNE şahitlik etmez. Şahit haricinde butür görüntü de HAKİMDE bulunmuyorsa, hakimin işi de zor olacaktır.

Bu olayda da 19 yaşındaki kızı hayatının baharında yaşama veda eden aile karara isyan etti. Akıllarında şu soru takılıydı: Polis memurunun hiç tutuklanmadan 15 bin lira ceza ile bu işten kurtulmuştu, bu ceza yeterli değildi, bu adalet miydi?

Trafik suçlarına YETERLİ ceza verilmediği taktirde, insanlarımız bu konunun ciddiyetini anlayacak mıydı? Avrupa ülkelerinde, bu tür kazalara karışıldığında, çarpan kişinin başına NE HALLER geleceği malumdur. Bu sürücülerin kafasına ve yargı kararlarına oturmuştur.

Bu arada trafik kazasından adam öldürüp yıllarca hapis yatanı gördünüz mü? Aman “trafik kazası” adam öldürmenin UCUZ yolu haline gelmesin!

Ülkemizdeki “kazalar”, bu günlerde çok artan ve LANETLEDİĞİMİZ TERÖR kadar tehlikelidir. Aylık toplamlara baktığımızda TERÖRDEN daha fazladır.

Temennim, hakimlerimiz “kararlarını” TÜRK MİLLETİ adına verdiklerini iyi idrak etmeleri ve hakkı zayi olanların “yerine kendilerini” koymalarıdır.

HÜSEYİN COŞAR

30.09.2011