Gökdelenler, Zeytinburnu, Sultanahmet ve İstanbul’un Silüeti

Zeytinburnu’nda tarihi İstanbul surlarının yakınında yapılan üç gökdelen, imar mevzuatına aykırı bulunmamış alacak ki kentin Sultanahmet Camii ile özdeşleşmiş tarihi siluetini boza boza yükseliyor, yapımı hızla devam ediyor. Ben de bu hattı zaman zaman kullanan biriyim. Oysa, hele de Boğaza bakan bir yerinde ufak bir tadilat, tamirat yapacak olsanız, karşınıza 3194 sayılı İmar Kanunu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu vb. mevzuatın birkaç maddesi önümüze konurdu. Yani çok hassas olan “imar mevzuatı” bu konuda neden hassas olmadı. İstanbul'un bu silüeti bir tablodur. Gözlerimiz alışmıştır bu tabloya.

Bu konuda yığınla haberler var yazılı ve görsel basında. 14 Eylül 2011tarihli Hürriyet Gazetesinde de haber vardı. İstanbul'un silüetinin değiştiği, İstanbul'un tarihi siluetine üç gökdelen sızdığı, Zeytinburnu'ndaki binaların bakanlığın "durdurun" kararına rağmen yükseldiği vurgulanıyordu. Esasında “O FOTOĞRAF” çok şey anlatıyordu.

Yine, Radikal Gazetesi’nden Ömer Erbil’in haberi de bu konuda idi. Kazlıçeşme Meydanı’nın yanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Zeytinburnu Belediyesi’nin sorumluluğunda yapılan inşaatlarla ilgili Koruma Bölge

Kurulu’ndan izin alınmadığı, İstanbul 4 Numaralı Koruma Bölge Kurulu raportörleri, ‘inşaatın İstanbul’un Marmara siluet kapsamında olduğunu ve yarımadanın siluetini olumsuz yönde etkilediğini’ tespit ettiği, Kültür ve Turizm Bakanlığı belediyelere “Durdurun” dediğini, sonuç olarak inşaatlar tam gaz devam ettiği, İBB ve Zeytinburnu Belediyesi’ne gönderilen 11 Ağustos tarihli yazıda “Sit alanında olmayan ancak Tarihi Yarımada Yönetim Alanı Sınırı içinde kalan ve Tarihi Yarımada’ya çok yakın bir noktada bulunan söz konusu parseldeki çalışmaların incelenerek değerlendirilmesi ve varlığın olağanüstü evrensel değerini geri döndürülemez şekilde olumsuz yönde etkileyecek uygulamaların durdurulması” istendiği bahsediliyordu.

Haberdeki diğer ilginç olan bir şey de inşaatlar devam ettiği, bu yapının İstanbul’un siluetine zarar verdiğini tespit eden koruma kurulu tarihe karışmış durumda olmasının belirtilmesi. Kurullar, bir süre önce Kanun Hükmünde Kararname’yle lağvedilmiş.

Bu konuda UNESCO 2003 yılından bu yana İstanbul’da büyük ölçekli projelerin, kentin silueti üzerinde endişelerini dile getirmiş, büyük ölçekli projelerin uygulanması öncesinde uluslar arası standartların göz önüne alınması istenmişti. Çalışmaların Dünya Mirası Kültür Varlıkları için Etki Değerlendirmesi Rehberi doğrultusunda yapılması tavsiye edilmişti.

İzlediğim tv haberinde de görüntünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı da rahatsız ettiğini gözledim. Sayın Başkan, tarihi ve doğal sit dışında kalan yerlerde yapılacak yüksek yapılara, bundan sonra izin verilmeyeceği, bu konunun araştırılacağı yönünde açıklamada bulundu.

Tabiî ki “imar” konuları çok sancılı konulardır. Diyelim bir gökdelen için yıkım kararı çıksa onu çevreye zarar vermeden yıkmak bile bir meseledir. Ayrıca yıkılacaksa neden ruhsat verilerek yapılmıştır. Ruhsat verilirken neden “silüet” dikkatten kaçmıştır?

Bu konudaki haberler televizyona da yansımıştı. Çok dikkatimi çekmişti ve üzülmüştüm. 89 dan beri ben de İstanbul’dayım. Ailemden daha önce gelenler var. Bakanlık karşı, Kadir Başkan karşı. Buna rağmen yükselmeye devam ediyor. Ayrıca, Büyükşehir Belediyesinin “imar” konusunda son sözü söyleme yetkisi de “net” olarak var. Hal böyle iken bu “SİLÜETE” yazık değil mi? Kaç İstanbul var? Kaç İstanbul silüeti var?

Sultanahmet’ten Zeytinburnu’na doğru bakıldığında arkadan fırlayan gökdelenler, silüeti deliyor, İstanbul’un içini acıtıyor. Tarihte ve şimdi, dost düşman herkesin hayran

kaldığı İstanbul’a bu gökdelenler hak mıdır?

Bu arada Zincirlikuyu’dan Çamlıca’ya baktığımda, Eski Karayolları binasının yanında yapılan o büyük inşaat da daha şimdiden BOĞAZ ve ÇAMLICA manzarasını kesiyor. Geçerken kendiniz bakın daha iyi. Başka İSTANBUL olmadığı için yazma ihtiyacı hissettim.

Hüseyin Coşar

29.09.2011