Taksitli Konuşmalar

Kuğunun Dalgalanışı : Ölümün  alnına çakıldığı dakikalar ,beyaz bir kuğuya dönüşme saadeti sarıyor her fırsatta . Endişeyle karışık huzursuzluğu bir çırpıda  yakacak sanki . Geride 15 'inde ödenemeyen taksitler , yarım kalmış öpülmeler, yırtık anılarımız dağılacak.Taksitsiz olmak  ölümün sevimli tarafını törpüleyecek.Kirlenmiş ümitler  dağılacak semaya.Kuğu haykıracak taksitsizim diye ;boğazına lokma takılmış da  tükürmüşlüğün verdiği bir melankoliyle. Ölüm, yasemin kokacak .Kuğu bir bayrakcasına  semada, taksitsiz bir saadetle dalgalanacak.

İçilesi Birgün : Neyse oturmuşuz bir masaya. Neşet söylüyor tabii. Susuyorsun bir güzel. İnsan korkuyor seninle konuşmaya. ^İt bekleme kuyruğunda sıraya girmişiz.^ Gri bir yalnızlık kokuyor saçlarım. Taksitli kefen parası ödüyoruz. Her şeyimiz taksitle yıkılası! Kredi kartları, basılmamış kitaplarımız , ödenmemiş aşklarımız , askıda kalmış sevilmeler , ertelenmiş hayatlar …sözlerime aldırış etmeyip taksitle ödenince daha bir zenginleşeceğimizi iddia ediyorsun. Tebessüm ediyorum , susuyorsun. Konuşamadıklarımız bir kefen gibi yatıyor aramızda .15 ‘inde dahi ödenemez diyorsun bu susuşlar. Ve ben yine bunu da susarak söylediğini sanıyorum. Neyseki konuşmadan da anlama saadetim var sevinebiliyorum.

Peşin Birgün : Chevrolet bir arabam henüz yok. Onu da muhtemelen taksitle alırdım. Demin dediğim gibi her şey taksitle! İşsizlik ölü bir balık gibi kokuyor kursağımızda .İkınci el kitaplar da taksitle ödenemiyor. Peşin vermek icap ediyormuş.

Senli Birgün : Sen nasılsın? Bak yine döndük dolaştık sana geldik .Kitaplar, işsizlik ve sen neden aynı cümlede tekrar ediyorsunuz? Bir gün ceset gibi serilsem ortalığa eksilir miydin cümlelerimden ?Senin kefen yalnızı saadetin öldürüyor her fırsatta .Alnıma çakılmış tedbirsizliklerim; seni sevmişim bir güzel. Chevrolet arabam yok henüz.Kızdığım anlarda asfaltın anasını ağlatamayacağım yazık!

İnfilakli Birgün : Garip bir korna sesinin ucunda irkiliyor cümlelerim .İnfilak parçalarının anasını ağlattınız! Asfalt da ne kelime .Bu memlekette her şey boka sarıyor. Tereyağının kilosunu bilmem kaç liradan almaktan ekonomi ağlamış ,Güzel ağabeyler bir bir ölüyorlar. Neşet Baba rakı eşliğinde türkü çağırıyor. .Sevmem aslına bakarsan bu meleti .Beyaz ve keskin anason kokusu zihnime gebe .

Değersiz Birgün : Değer vermek üzerine konuşuyoruz öyle dostlarla. Sardunyalar, menekşeler, ve kalanchoe dediğimiz çiçekgilleri karşıma almışım dertleşiyoruz . Uçan düşer .Kayıp bir infilak parçası düşmüş mapushaneye.İyi olmak her zaman iyi sonuçlar getirmiyor, kötülük de içermeli insan .Değerleriyle değersizleşip düşmek akıbetine uğramalı bir tutam. 

Balıklı Birgün : Soframa bak gözlerim !. Önümde ölü bir çipura ve levrek marine edilmiş ; fakirliğin içinde zengin hayatı yaşıyoruz resmen . Hiç fakir adam levrek yer mi ? Bizim memlekette fakir çok ama levrek yiyorlar. Buna ben de dahil . Yeşil gözlü kıvrak zekalı bir adamı tanıyamamış olmak kadınların sükuneti ;lepiska bukleleri olamayan bir kadına rastlamamış olmak da erkeklerin sükuneti . Vuruyoruz masaya kadehi. Konuşuyoruz sessizlik ve sardunyalar eşliğinde.Konu : Fakirlik . Bazı kelimeleri söylemiş olmak için söylüyoruz .Sardunya gibi güzel kelimeler. İnsanın aşık olası geliyor levrek yiyen bir fakire . Kaldırıp indirip kadehi aslında hiç içki kullanmamış olduğumu hatırlıyorum. Marsta su bulunsa inanacağım. Kaf dağı makul bir fikir gibi görünmüyor.

Nineli Birgün : Dostlarla kalktık bir bir masadan .Hep aynı yıkılmışlık.Garip ki burnumda bir teselli kokusu. Ağlamak gelmiyor içimden. Zihnime kilit vurmuş örselenen kemiklerim .Pelvik bölgem kıyım kıyım! Lanet olsun ! 25 imde döndüm 50’ lik bir nineye .Ninem baktı yüzüme ; içmeksizin sarhoş edalı hallerime .Protesto eder belki diye bekliyorken yatırıp yatağıma ve gitmeler… usulsüz ve hareketsiz .Bazı gidişler böyle işte sessizlik örter kapıyı .Sanki az evvel birlikte içilen, sevilen sen değilmişsin gibi. Pat kapı sesi . Uyanıyorum.

SAATLER

Saat 3 : Bir sigara daha ! Radyoda Neşet .Sarhoşluğum bir esrimeden ibaretmiş anlaşılan . Saat 4 :Radyoda ^ağla ağla^ halime .Saat 5 : Chevrolet arabam yok henüz.Olsaydı da kapanan kapıdan ürküp bir hışımla düşseydim yollara. 70 lik rakı devirip ^sensiz saadet neymiş^adlı şarkıyı dinlerdim.200 km hızla tabii ! Saat 6 : ‘ Chevrolet arabam var . Ben o arabayla sevdiğim adamı öldürdüm. Sonra da kendimi . Sattım onu bir kendini bilmeze .Hem de saman pazarında. Sonra ağladım halime .Her gece radyoda saat 4 civarlarında aynı şarkıları dinledim ‘desem buna marslılar bile inanmaz. Sen inanır mıydın ninem ? Gölge bir silüet gibi sessizliği odama bırakıp çarptın kapıları yüzüme ve yüzüme.Kapılar ki hep çarpılmak için var olmuştur . Mütemadiyen insan suratına .

Taksitli Mandalinalar : Vitesi taktım 3’ e ^cahildim dünyanın rengine kandım .^ Buz parçasına insandan suretleri gömdük. Önümüzde dostlar var . Kalktık masadan ve ben yıkılmışım sokak ortasına. Ağlıyorum zam, zam ve zam .Taksit, taksit diye .Yüzümde bir ıslaklık. Görünürde yine ninem. Sanki bu dünyaya bende farkındalık yaratmak için gönderilmiş. Sonrası gitmeler… bendeki bu delilik hali ne Tolstoy’da ne Dostoyevski ‘de bulunur .15 ‘inde taksit ödemek gibi bir alınyazımız var . Sanki mecburuz bu hayata .Elimde taksitle alınmış mandalinalar. Gökyüzünü seyrediyorum. Chevrolet arabamın resmini çiziyorum gözlerimle . Mandalinaları mevsimin hararetiyle tıksırıncaya kadar yemiş bulunuyorum. Rüzgarın uğultusu taksit , taksit … bir uyutmadı uykuyu. Duruyor henüz 15 inde ödenesi melet .

Sabahın 7’ si : Aşık oldum levrek yiyen bir fakire. Taksitle kefen parası ödüyormuş!