Gözlerinden Öpüyorum Çocuk

Bugün sıradan bir gün. Her zaman sıradan aslında sadece süslü göstermek adına böyle başladın.

Güneş doğar, günün aydın olur. Rüzgar eser, arkasından gökyüzü bırakır yağmurunu. Akşamına kararır hava, hayatını karartanlar yetmezmiş gibi o da karartır. Siyah olmuş ortalık, karanlığın kirli tuzakları dökülür aklına. Kısacası günler geçer ömründen. Kafanı doğrultmuşun; günler derken haftayı tamamlamışsın, hafta derken yılların geçmiş, azalmışsın yavaş yavaş…

Yaşlanıyorsun farkında mısın? Durup düşünmeye vaktin yok. Çabalıyorsun şimdi bir şeyler için. Ama küfrediyorlar sana, bir boka yaramıyormuşsun diye... Sanki onlar her gün insanlığı kurtaran bir şeyler yapıyorlarmış gibi…

Aptal bunlar… Evet, şuan çevrende baktığın ‘bazı tanımlayamadığın kişiler’ gerçekten aptal. Seni hep konuşurlar. Ağızlarında sakız olursun her gün. Her gün seni öldürürler, yaşatırlar. İşin tuhaf tarafı, hiç bitmezsin sen, onlar yavaş yavaş azalırken.

Şimdi bunlar bir de gösterişli olurlar. Altına çekmiştir araba, evi de vardır. Sana göstererek binerse arabasına, girerse evin kapısından içeri, ondan mutlusu yoktur hayatta. Onları yaşatan, taptıkları metal yığınlarıdır. Onlara ait metal yığınları; ellerini ve zihinlerini meşgul ettiği. Onların küçük yaşamını güzelleştiren.

Aldırma sen bunlara ki zaten hepsi gelip geçici bu dünyadan. İz bırakmadan, duygularını yaşamadan, inançları olmadan… Sen yaşamana devam et. Doğan her güne hediye ver kendinden. Sahip olma bir şeye ki bazı kişilerde sahip olmasınlar sana. Kendi doğruların varsa devam et savunmaya, söyle sağda solda. Bazen doğru bildiklerin, ayak uydurmayabilir yaşadığın zamana. İşte o zaman yine aklın yolunu, vicdanının sesini dinle. Yoldaşın bu iki erdemindir unutma.

Gözlerinden öpüyorum seni çocuk…