Anka Hiç Gitmedi

Tımarhaneden çıktığından beri iş arıyordu. Artık ümitsizlikle birlikte sinir hali üzerine yapışmaya başlamıştı. Bir hışımla yürüdüğü yolun yanındaki banklardan birine oturdu. İyileştiği düşüncesiyle tımarhaneden çıkarılmıştı fakat o böyle başıboş, aç ve kimsesiz kalacağını bilse kendini tımarhanenin bir tane ağacına zincirlerdi. Şimdiden odasındaki arkadaşlarını özlemişti. Sürekli tavana bakan Halil'i, oyuncağını alınca  kendini yere atıp debelenen ve çığlık atan Aynur'u hepsini içindeki özlem dolu sızıyla hatırladı. Ama o en çok kendini araba sanan Kerem'i severdi onunla bahçede gezer bazen direksiyon diye tuttuğu dalı elinden alıp kaçar ve onu ağlatırdı. Orası bir zamanlar onun için zindanken şimdi evinin orası olduğunu düşünüyordu.Şimdi bu sefil haldeyken en çok korktuğu ise bu miskin hayata  alışmak ve içindeki korkulu rüyanın uyanmak zorunda kalmasıydı. İçinden dualar etti "lütfen başa dönmeyeyim, lütfen aynı şeyler olmasın lütfen." Birşeylere karşı savaş verdiği çok açıktı ama onu böyle zorlayan şeyin geri dönüşü olmayacağı daha çok belliydi. Elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra ağır ağır banktan kalktı, karnı zil çalıyordu ceplerini yokladı birkaç bozuk para vardı ilerideki simitçiden simit almak istedi ama bu onun  son parasıydı. Bu parayı simitçiye vermeye niyeti yoktu parayı tekrar cebine koydu. Yüzü gerginleşti ve terlemeye başladı bunu yapmak istemiyordu ama yapmak zorundaydı. Koşmaya başladı simitçi tezgahından eline geldiği kadar simit alıp kaçmaya başladı. Simitçide onu kovalıyordu. 100 metre koştuktan sonra bir yere pustu. Simitçi peşini çoktan bırakmıştı. Bir simiti oturduğu yerde yedi bitirdi. Diğer üçünü ise eve götürmek için saklandığı yerden çıktı ve eve doğru yürümeye başladı. Evine 50 metre kala bir köşe vardı. Bu köşenin orası yoğun bir trafikle hep dolu olurdu ama bu seferki bir garipti araba yerine insan topluluğu köşeyi doldurmuştu insanları yara yara geçti. Yerde boylu boyuna bir kız yatıyordu. Çok güzel bir kızdı yerdeki kana bakılmazsa kız uyuyor sanılabilirdi. Akın elindeki simitleri neredeyse yere düşürecekti. Çok yoğun bir kan kokusu ciğerlerine doldu. Akan kan ayaklarının etrafından kanalizasyona doğru zikzaklar çiziyordu bu manzaraya daha fazla dayanamayıp evine gitti. Kan kokusunu hala duyabiliyordu. Kapıyı açtı ayakkabılarını çıkardı fakat kan ayakkabılarına bulaşmıştı. midesi o anda bulandı ayakkabılarını yıkamak için banyoya koştu. Kan o kadar tazeydi ki insanın ciğerlerini yakıyordu. Akın ayakkabılarını güzelce temizleyip kuruması için güneş gören bir yere bıraktı. Hava güneşin batmasına yakın kendine özgü kızıllığıyla etrafı yakıyordu. Akın havayı seyrederken kızı düşündü en çokta akan kanını düşündü. Çok kırmızıydı güzellik ve çirkinlik arası bir çizgide dans eden bir dansçı gibi muhteşemdi. Kafasındaki bu fikirleri bir kenara atmaya çalışarak simitlerden birini daha yemeye koyuldu. Daha sonra yapacak işinin olmayışındaki sıkıntıyla odasına geçip yattı. O gece gördüğü iğrenç rüya onu ter içinde uyandırmıştı.Rüyasında bir kızı defalarca bıçaklıyor çıkan kanın kokusuyla daha çok zevke geliyor ve daha çok bıçaklıyordu. Saat sabahın dokuzuydu. Elini yüzünü yıkayıp yemek için simitin olduğu masaya yöneldi ama simit yoktu. Hangi ara yediğini düşünerek televizyonun karşısındaki yayları fırlamaya yakın koltuğa oturdu. Karnının gurultusunu dinlememek için televizyonu açtı    haber spikeri son dakika diyerek bir haber sunuyordu. Genç bir kız dün gece sayısız bıçak darbesiyle katledilmişti, bunun haberini korku dolu gözlerle yeni bir seri katil şüphesi içinde anlatıyordu. Daha sonra emekli emniyet amirine telefon bağladılar. O ise bu cinayetin yeni birine ait olmadığı işleyiş şekline bakarsak bu cinayetin Anka' ya ait olduğunu söyledi. Spiker Anka adını duyunca titremesine engel olamadı. Akın yüzündeki ince gülümsemeyle elini boynuna götürerek Anka dövmesini sıvazladı. İçindeki kana susayan katil kazanmıştı ve kan onu çağırıyordu. Bu onun için ilk değildi ve artık sonda olmayacaktı.

Akın şizofrendi içinde bir caniyle savaşıyordu. Yıllar önce kasapta çalışırken bu kan hazzı büyümüş ve kasabın sahibini bir hayvan gibi doğramasıyla baş göstermişti. Sonra 4 cinayet daha işleyip yakalanmıştı. Bilirkişiler ve savcılar onun deli olduğunu söyleyip tımarhaneye göndermişti. Uzun yıllar aldığı tedavi sonucunda doktorları iyileştiğini düşünmüşler ve denetimli serbestlik şartıyla bırakmışlardı. Ona çok fazla test yapmışlardı. Eline bir bıçak ve kana bulanmış  et bile verdiler ama o dokunmamıştı. Ya gerçekten iyileşmiş ve içindekine yenilmişti ya da çok iyi rol yapmıştı.