Sen Kahramansın

Bazen kalbi ağlar insanın ve yağmur yağar gözlerimizden. İlk defa sözcükler kitler ağzımızı ;cıvıl cıvıl hayatın soluk renkli sokaklarında kayboluruz içimizdeki curcunalı yalnızlık adım adım bize yaklaşır ve biz hoş geldin dercesine susarız. Yer çekimine yenik düşmüş gülüşlerimizle kaçmak isteriz. Öylece dağınık bırakıp kırgınları "ne halleri varsa görsünler"diyerek hayallerimizi bir çantaya koyup kırgın umutlarla yola koyulmak; gitmek isteriz. Bu dolambaçlı halin adını bilmiyorum ama yorgun yüreğimizin gitmek için can attığını çok iyi biliyorum. Fakat şunu bilmeliyiz ki yürek her zaman olanları ve olacakları tartmaz tek istediği o an çektiği acıdan kurtulmaktır. Peki ya kalmak. Şimdi düşünelim kaçıp gitmeyi herşeyden çok isterken, tüm olacaklara rağmen kalmanın; zorluklara göğüs germenin bize neler katacağını sorgulayalım. Öncelikle çok zorlanırız defalarca düşeriz ve sayısız darbeler alırız ama o düştüğümüz yerden elbet bir gün kalkarız çünkü biz pes etmeyiz. Ağır bir süreç geçiririz ama zaferin vermiş olduğu sarhoşlukla tüm yaralarımızı unuturuz. Ama asla kaçmayız.Tıpkı ölümü göze ala ala savaş alanını terk etmeyen komutan gibi, tıpkı bir kahraman gibi. 

Kısacası gitmek, kaçmak acılarla karşılaşan her insanın ilk isteğidir, çünkü gönül kendine en az zarar gelecek yöntemi seçer, ama kalıp savaşmak ancak bir kahramanın başarısıdır. Kalmalıyız ve bizi kaçırmak isteyenlere inat savaşmalıyız. İnanın savaşınızdan kalacak yaralar bir komutana takılan şeref rozetleri kadar kıymetli olacaktır. Neden duruyoruz hadi savaş boyalarını hazırlayalım.