Varoluşsal Kaygılarımız Üzerine: Ölüm

Ölüm, yani sonrası... Bizden sonrası. Biz olmadan devam edecek olan hayat. Peki biz. Ortalama bir insan ağırlığı ve genişliği ile ne kadarız, şimdi burada... Yani dünyada. Peki sadece hacmi olan varlıklar mıyız? Hayır.. Düşünebilme yetisine sahibiz. Sahip olduğumuz yeti bazılarımıza eziyet olurken, bazılarımızın kurtuluşu sanırım.. Eziyet yani ölümü düşünme; kurtuluş yani ölümü kabulleniş. Peki neden çoğu insan için ölüm korkunçtur? Ama 'büyük insanlar' ölümü bir kurtuluş olarak yorumlar. O zaman ölümden sonra mı gerçek yaşam başlıyor? O zaman neden korkalım ölmekten... Burada işlediğin her günahını, ruhun orada verecektir hesabını; bu yüzden mi? Yoksa ölmek yani sen olmadan 'hiçbir şey olmamış gibi' devam edecek olan kocaman bir dünya için mi bu kaygılarımız. O zaman şimdi yaşayalım. Yani bugün, şu saat ve şu dakikalar. İşleyen bir ömre her defasında yeniden ayar çekelim, şimdi. Hiç ölmeyecekmişçesine, hep yaşayacakmışız gibi yani hep olacak dünya, yoluna devam edecek insanlar, ana rahmine düşecek bebekler ve dahası hiç bitmeyecekmiş gibi biz ölümlüler...