Sana Hitap

SANA HİTAP

Seninle konuşmaya başladığı o ilk anda,

Kayıp bir gemiydi sanki yolunu arayan,

Seni düşündüğü karanlık her zamanda,

Yorgundu o, sığınacak limanı olmayan…


Aylar çabucak geçti belki,

Ama o yürek alevden gelme, kor gibiydi,

İçinde ufacık bir ışık sanki,

Karanlığa baskın gibiydi.


Velhasıl gelmişti yine zaman,

Düşünceler daha da derinleşti,

Karşısında susmaya çalıştığın her an,

Onun yüreğinde hançere eşti.


Sonra olmaya başladı geceler, huysuz,

Uyku değildi ona helal,

Aslında geceler pek de bir suçsuz,

Düşünceler oldu yüreğe melal.


Sonra kaldıramadı bu kederi dahasıyla,

Günleri saydı parmak parmak,

En değerlisini kaybetmek pahasıyla,

Karşında döküldü sağanak sağanak.


En çok korktuğu şeydi bence,

Sevenin sağanağa şemsiye açması,

Sonra sordu sana, düşüncelerim doğru mu sence,

İşte o an çözüldü, hasret çıkmazı.


Pekala düşüncelere doldukça huzur,

Yüreği elinde, elleri göklerde,

Dedi sana gel, ömrüme buyur,

İki damla yaş varoldu o gözlerde.


Belki gösteremedi sana ne çok sevdiğini,

Zaman biraz haince geldi, pek de bir zamansız,

Söyleyemedi belki neler hissettiğini,

O an sadece birazcık şanssız.


Ama sonra farketti herşey söyleyerek değil,

Kalemle de hisler haykırılır,

Şiire resmetti içini, o garip sefil,

Bilmezki daha nasıl anlatılır.


Bugün kendime senden bir baktım,

Kendimi daha iyi görebilmek için,

Vallahi seni sonsuz tek saydım,

Geleceğimi daha iyi hissetmek için…


Şu an herşey senin rengin,

Bana herşey bir ömür yaşanmışlık,

Gönlüm, hislerde oldukça zengin,

Soruyorum bazen neden bu geç kalmışlık?


Ama artık kabul ediyorum,

Zaman zamansız, ama en güzel zamanda gelmiş,

Gerçekten kalbimle söylüyorum,

Okudukların yürekten akan bir selmiş…