Korku

''Korku'' kavramından yeterince nasibimizi almış,sürekli olduğu gibi sanki tüm Dünya aleyhimize oynuyormuşçasına içimizde bir korku var. Huzurlu ve temiz bir uykulu olarak geçirmemiz gereken gecemiz mahvoluyor,şen şakrak yaşayacağımız günler yaşanmaz hale geliyor. Meltem rüzgarlarından aldığımız haz ile kurduğumuz hayaller karşımıza çıkan kasırga şiddetindeki ''korku'' ile yıkılıyor. ''Yeter diyoruz kendi kendimize...Çünkü artık ne bir hayal kurabiliyoruz,ne huzurlu uyku uyuyabiliyoruz, ne de günlerimizi şen şakrak olarak geçirebiliyoruz. Bunlar da hayatın güzelliklerinden alenen kısıtlandığımızın kanıtıdır.

Kıymetli arkadaşlarım; Şimdiye kadar hep korku içinde yaşamadık mı? Büyüklerimiz ''Aman şöyle yapma bu olur, aman şuraya gitme şöyle olur, aman etme millet konuşur.'' gibi cümleleri bilinçaltımıza yerleştirmiş bu nedenle içimizde bir vehim oluşmuş, attığımız her adımı korkuyla atıyoruz tabi atabiliyorsak... O yüzdendir ki kalakaldığımız yerde kalıyoruz farklı yollara çıkıp farklı şeyler keşfedemiyoruz. Bizim cesaretimiz yok! Cesaretimiz olmayıncada düşenemiyoruz. Durum böyle olunca başkalarından medet umuyoruz. Bu da bir koyun gibi birileri tarafından güdülüyor olamamızı gerektiriyor.

Ama biz yine hiç düşünmeyiz aslen herşeyin elimizde olduğunu ve herkesten çok daha iyi düşünüp lehimize pragmatistçe kararlar alabilecek kabiliyette olduğumuzu... Düşünüp bunları idrak edersek işte o vakit Dünya'nın aleyhine biz oynuyor olacağız. Korkumuz yüzünden hayatı dışarıdan izlemekle değil hayatın bizzat kendisi olacağız. Başkalarından medet ummak yerine birilerine umut olacağız. Yeter ki artık cesaretimizden ödün vermeyelim. Bedeli ne olursa olsun gözümüzü diktiğimiz ufka kadar cesurca yürümeliyiz. Daha önce belirttiğim gibi ''Kırk yıl Koyun gibi yaşamaktansa bir gün Aslan gibi yaşamayı tercih etmeliyiz.'' Ancak bu şekilde ''Ben bu hayattan tad aldım'' diyebiliriz. Aksi takdirde geçirdiğimiz vakitler vebalimiz olur.