İstikrarımız

İçimizde bir haz uyanmış,yolumuzu çizip yola çıkmaya hazırlanıyoruz. İçimiz kıpır kıpır çok mutluyuz,umutluyuz. Tabi herzamanki gibi çizdiğimiz yolu ve umudumuzu çevremizdeki insanlarla paylaşıyoruz. Ve işte o bilindik laflarla karşı karşıyayız; ''yapamazsın,edemezsin,çok zor'' gibi laflar.Başarısızlığımıza vehmeden insanlar tarafından olumsuz cümleleri işittiğimiz zaman ne yelkenimiz kalır ne dümenimiz.Bu olumsuz cümleleri kuran insanlar ise bir çocuğun uçurtmasının ipini kopartmanın ne büyük günah olduğunu bilmezler.Ama biz hiç düşünmeyiz insanların konuşma eylemini alışkanlık haline getirdiğini.''Bilmiyorum'' kelimesini kullanan ne kadar az insan kaldı bir bakalım etrafımıza. Herkes futbolcu,herkes siyasetçi,herkes eleştirmen.

Bir resim yapalım eleştirenler çok olur.Bilen de bilmeyende hemen yermeye başlar.Böyle durumlarda kağıdı kalemi ellerine verip,''buyrun en güzelini siz yaparsınız inşallah'' diyeceğiz. İşte o vakit herkes suspus olur, ve bizde anlarız konuşulanların lüzumsuz bir uğultudan ibaret olduğunu...Ve bir defa daha anlarız ki bir yola baş koyduğumuzda o lüzumsuz uğultulara kulak vermeden dümenimizi durmadan öttürmeyi,yelkenimizi sonuna kadar açmayı ve uçurtmamızı gökdelenlerin tepesine kadar uçurmayı...

Son satırları yazarken şunu da ekliyeyim; ''Umutla yolculuk etmek emin olun ki varılacak yerden çok daha zevklidir. Neticede bir defa geliyoruz Dünya'ya ve bu bir defa göreceğimiz ömrümüzde 40 yıl koyun gibi yaşamaktansa 1 gün Aslan gibi yaşamayı tercih etmeliyiz ki bize Allah'ın verdiği canı başkalarının canının rahatlığı için harcamayalım.Dilerim ki yolumuzda ilerlerken meşru mücadele yöntemleri dışında ki yöntemlere başvurmayız.Yolumuz Aydın olsun.