Uçurtma Avcısı - Halit Hüseyni

UÇURTMA AVCISI-HALİT HÜSEYNİ

Uçurtma Avcısı Afganistan doğumlu Halit Hüseyni’nin ilk romanı. Roman yazarın gerçek hayatından yola çıkılarak yazılmış, 1970 ile 2000 yılları arasını kapsamaktadır. Eserde bir Peştun olan Emir ile bir Hazara olan Hasan’ın hikayesi merkeze alınarak anlatılmaktadır. Roman, Afganistan krallığının çöküşü, Sovyet işgali, Pakistan’a ve Abd’ye yapılan göçler, Taliban ve nihayetinde Talibandan sonra Hamit Karzai yönetimi gibi bir ortamda kurgulanarak yazılmıştır.

Şia, Alevi geleneğine mensup yazar, eserinde bu kültüre ait değerlere de yer vermiştir. Hafız’dan, Hayyam’dan, Rumi’den, Şehnam’den bahsetmiştir.

Hikayede Emir ile Hasan’ın çocuklukları beraber geçmiştir. Hasan Emir’i her ortamda korumakta ve kollamaktadır. Bir gün Hasan zor durumda kalır, fakat Emir ona yardım etmez. Bundan dolayı Emir hep vicdan azabı çekmektedir.

Sovyet işgalinden sonra babasıyla ABD’ye göç eden Emir, Hasan’a yaptığı haksızlıktan dolayı vicdan azabı çeker. Yıllar sonra Afganistan’a dönen Emir, Hasan’ın öldüğünü, fakat çocuğunun yaşadığını öğrenir. Hasan’ın çocuğu olan Sohrab’ı uzun mücadeleler sonucu bulur ve onunla beraber tekrar Abd’ye döner.

Sahrab ismi Emir’in küçükken Hasan’a okuduğu İran’ın milli destanı olan Şehname’de adı geçen ve Rüstem’le mücadele eden bir kahramanın adıdır.

Romanda İslam kültürüne ait değerlerin sıklıkla ifade edilmesi, kahramanın kitapla ve yazmayla haşir neşir olması okuyucuya mesaj vermesi yönünden önemli.

Yazar o dönemlerde yaşanan savaşı ve beraberinde getirdiği açlığı, yoksulluğu, acıları, cehaleti, İslamın yanlış yorumlanmasını çok güzel resmetmiş.

Kitapta kahramanların ara sıra Nasreddin Hoca’dan fıkralar terennüm etmesi, Türk kültürünün etkisinin bir emaresi olarak sevindirici.

Eserde Emir’in öğretmenini İranlılar hakkındaki tespiti çok orijinal geldi bana: İranlılar, bir eliyle sırtını sıvazlarken, öteki eliyle seni soyabilen, tatlı dilli düzenbazlardır.

Romanda dikkat çeken ara ara zikredilen, Baba’nın Emir’e söylediği öğüt de kayda değer: ‘Şimdi Mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Ne demek istediğimi anlıyor musun?’

2003’te yayımlanan Uçurtma Avcısı ve 2007’de yayımlanan Bin Muhteşem Güneş romanları yazara dünya çapında hatırı sayılı bir şöhret kazandırmıştır. Bana göre bu, yazarın, romanlarını kendi hayatından yola çıkarak kurgulamasından kaynaklanmaktadır.