Sarılmalıydı gözlerimiz

29 Ekim / 03.31

Yine sana yazamadığım gecelerden biri işte. Sana yazamadığım her gece gibi seni yazıyorum . Bana yazamadığın her gece, bizi yazıyorum. Dayanamıyorum çocuk dön artık. Yapamıyorum sensiz. Eskisi gibi gülemiyorum. Ağlayamıyorum bile. Nasıl bu hale geldik biz? İki insan birbirini sevince hiçbir engel kalmaz diye düşünürdüm her zaman. Oysa bilmezdim, engellerin ortaya çıkmak için iki insanın birbirini sevmesini beklediğini. Bana mesafeler bile engel değildi, sen beni sevince mi yeni engeller çıktı ortaya? Saçma sapan yaşıyorum işte. Herşey anlamını yitirmiş. Soluk bir yüz, ifadesiz bir surat, anlamszıca çevresini izleyen dolu gözler...  Olmamalıydı böyle.

Bu şehir, bu sokaklar hikâyemizi bilmeli, bizi birlikteyken,

Hiç buluşamamış ellerimizi ilk kez kavuşurken görmeliydiler.

Birbirinden kaçan gözlerimizi ilk defa korkusuzca koşup sarılırken,

Seni ve beni ilk kez biz olarak görmeliydiler.

Şimdi sen ordasın ben burda. Ne sen sensin, ne de ben benim. Olmamalıydı sonumuz böyle.

Yine keskin bir ağrı saplandı kalbime, nefes aldırmaz oldu.

Geceler bitmez, sen gelmez oldun.

Yapmazdın sen böyle. Her gece ben uyumadan uyumazdın. Şimdi ne hâldeyim haberin yok. Sahi merak ediyor musun beni? Yokluğumda "nasıl acaba" diyor musun? "Seni Seviyorum" diyen bir insan hiç mi merak etmezdi sevdiğini? Yada şuan gerçekten mutlu olduğumu falan mı düşünüyorsun? Yapma Allah aşkına. Yıldızı olmayan bir gece gibiyim şimdi, sadece bomboş bir karanlık var. Yalnızlığımla dolduruyorum her yanımı. Ürkütücü, sessiz odada, soğuk bir yatakta içimi ısıtan gözlerini düşlüyorum. Duyabildiğim iki ses var. Biri iç çekişlerim, diğeri ise Cem Adrian. Tuz kral anlıyor derdimi yine. Her gece destek oluyor bana, yalnız olmadığımı hatırlatıyor bir defa daha. "Bana ne yaptın çocuk? " diyor ve gözümden sana ulaşmayı dileyen bir damla yaş daha süzülüyor boşluğa...