Sokağımdaki Tiran

"Bu zafer değil, zaferin başlangıcı da değil, olsa olsa büyük bir yenilginin zaferidir". Burada gelip siyaset yapacak değilim. Biliyoruz ki, siyaset bir partiyi ve ideolojiyi savunup, diğer bir düşünce sistemini reddederek ona  muhalefet olma durumudur. Burada bahsedeceğim şey günümüz gerçekleridir.

Sorularla ilerlemeyi uygun görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde nasıl olurda Genelkurmay Başkanı kaçırılabilir? Öncelikle modern zamanda darbe yapmak istersen bir kitleme yapmak çok önemli. Bu kitleme doğal olarak; Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı gibi isimlere yapılır. Bu kitlenin sonuçlarını örnekle açıklayayım: Türkiye Büyük Millet Meclisinin saatlerce bombalanıp, taranmasına rağmen bir Allahın kulunun o adamı indirmemesidir. Bu olay sadece halk eliyle bastırıldı. Bu, kitlemenin bir sonucudur. Yoksa Türk silahlı kuvvetleri bu yapıyı desteklemediğini açıkladığı an bu küçük(hatta komik) grubu bir kaç saniyede yokedebilirdi. 

Soru iki: Nasıl olurda; halka, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne ateş açılırken, Genelkurmay Başkanının yerine vekaleten gelen 1. Ordu Komutanı tepkisiz kalır? Bunun tek nedeni yeteneksiz atamalar.. Dünyaca ünlü bir orduda böyle hiyerarşi kuruluyor ve buna karşı bir manevrada yapamıyorsun. Rezalet.. Şanlı Türk askeri kısa süre içerisinde bu şokun etkilerini atlatacaktır. 1300 Kişinin yaptığı bir işi 600 000' lik askeri kuvvete yıkıp; lekelemeye, itibarsızlaştırmaya, güvensizleştirmeye gerek yok. Yanlış yaparız..

Soru üç: Neyi atlattık? Öncelikle terör örgütünün bu hareketini fırsat bilip, aylar önce yaptıkları gibi sokaklara inmeleri durumunda, tam bir hareketsizlik yaşanabilirdi.  Darbe ihtimalini düşünmek dahi istemiyorum. Bu, oldukça korkunç bir son zaten. Biz bir anlık karmaşayla ortalığın savaş alanına dönme ihtimalini de atlattık. Meclisin yıkılma ihtimalini atlattık. Meclis Türkiyenin simgesidir, bir kalesidir. Yıkılması durumunda milletin ciğeri yanar.

Soru dört: Neyi atlatamadık? Öncelikle büyük bir güvenlik zafiyeti yaşandı. Askeriyeye güven azalacaktır. Doğudaki olaylar, bombalamalar ve bu yaşananlarla birlikte devletin yıpranmaması elde değildir. Insanlar için büyük bir korku hali yahut barbarlık hissi yaşanacaktır. Halklar böyle vakaları derin hissiyatlarla geçirir. Bu milletin ruhunda bir yıpranmaya, erozyona neden olabilir. Unutulmamalıdır ki halk tek bir akılla hisseder. 

Soru beş: Dünya merceğinden Türkiye?? Öncelikle; Messi, Maradona, Neymar gibi yıldızların bir yardım karşılaşması için Türkiyede olduğu dönemde bu olayların yaşanması, dünyanın olağanüstü dikkatini çekecektir. Turist azalır, sporcu çeşitliliği azalır hatta akıllara "Burada kalıp ailemi neden riske atayım" sözlerini sarfeden Vitor Pereira geliyor. Bunun merkezi elle yönetildiğini düşünmüyorum. Bu, yabancı güçlerin Türkiyeyi 'Ortadoğulaştırma. Suriyeleştirme, Iraklaştırma, karıştırma' hareketidir. Birkaç manyağa hurra dersen ellerinde silahla sokağa çıkar. Türk askeri nitelikli personale sahiptir. Bu yüzden bazı askerlerin milliyetçi zaafları, tiranlığı, barbarlığı kullanılarak yapılmıştır bu hareket. 

Peki ya ne yapmalıyız? Asıl soru bu. Hatta en kolay soru da bu. Eğitim.. Eğer bir adam Chaplin' i, Bertolt' u, Rousseau' yu. Moore'u, Orwell' ı, Atatürk'ü tanımıyorsa, gelişemezsin. Eğer ki bu ülkeye birileri sanatı getirmezse gelişemezsin. En okumuş adam ol, profesör ol hatta ne farkeder. Biri sana silahı uzattığında bilgini değil, ruhunu sınar. Ruhlarımızı sanatla dövmeliyiz. Ruhlarımızı sanatla övmeliyiz. Bizler Roma tiranlığını, Ingiliz barbarlığını ülkesine taşıyanlar olmamalıyız. Tarihte belkide binlerce savaş yapılmış fakat sadece birkaçı kazanılabilmiştir. Çanakkale bir dünyayı değiştirdi, demokrasiyi getirdi, ruhu getirdi. Ama birileri zafer için eline silahı alırsa, eğer bir gün biri duvarlara "Savaşalım" yazarsa, bilin ki ilk o ölecektir. Sanattan başka yapılacak bir şey yoktur. 

Ve son bir sözüm var. Bildiğiniz gibi bu yazı site içinde yayınlanacağından kimseyi zor durumda bırakmamak için çok kısıtlı yazabiliyorum. Fakat bilinsin ki alçaklar tanklara binip eline silah almıştır. Bu halkı hiçe sayıp, kendi iradelerini dayatmışlardır. Teşekkürler Türkiye, inşallah bu bir başlangıç, bu bir silkeleniş olur.