Doğuş

Her eskinin bir eskisi var. Her gidenin bir gelişi... Her batan günün bir doğuşu  ve her ağlayanın bir gülmüşlüğü var.  Her "var"ın "yok" olduğu zamanlar da var elbet. Her zamanın geçmişliği olacak. Geçmiş geçmişte kalacak, rüzgarlar dinecek bir sonraki fırtınaya kadar. Güneş bir sonraki batışına kadar doğacak. Kahkahalar ölüme kadar sürecek ve ölüm hep var. 

Çalgıcılar yaşlanıncaya dek çalacak; dinleyenler sıkılıncaya dek zevk alacaklar. Bütün filmlerin bir sonu var. Sonsuz filmi izleyen çıkmadı, oynayanlar ölümlü. Dünya, enerjisi bitene kadar dönecek süratini hissettirmeden. Koşanlar yorulacak; yorulanlar dinlenecek ve dinlenenler oturmaktan bacakları uyuşuncaya kadar sevecekler dinlenişi. Sevenler ayrılacak, ayrılmayanlar ayırılacak değiştirilemez dünya düzeninde. Bozulmuş tüm düzenler kıyamete kadar toparlanmaya çalışacak. Lakin... Kıyamete kadar. Renklerin canlılığı yitecek günden güne, canlıların rengi de solacak. Solan çiçekleri bir el yağmuruyla sulayacak fakat yağmur yaza kadar yağacak. 

 Yani varsa bir mutluluk zamanın tadını çıkarmaya bak, sonbahara kadar sürecek. Varsa hüznün çok da üzülme; döngü bu. Güneş her batışından sonra doğmayacak mı? Her doğuş için bir batış gerekecek.

Etiketler: Esra Nur yazıları