Hayal Ve Dün


 Kadın adımlarını sıklaştırdı. Sıklaştırdıkça ulaşacağını bildiği menzile yaklaştı. Yaklaştıkça yürümeyi sevdi; adımlarını daha da sıklaştırdı. Durdu. Sakince başını sağa çevirdi. Ardından merakla yere indirdi gözlerini. Küçücük bir çiçek... Kimse onun farkına varmamış. Kimse dalından koparmamış, dallarını görmemiş kimsenin gözbebekleri. 

  Eğildi önce fark edilmemiş bir çiçeği fark eden. Elini yavaşça çiçeğin dokunulmamış taç yapraklarında gezdirdi. Sonra koklamak istedi ve kokladı da. Bilinmemiş çiçeğin berbat kokusu... Kalktı ağırdan alarak ve adımlarını yine hissedilmeyecek bir ivmeyle hızlandırdı. Yürüdü,yürüdü,yürüdü...  Fakat hep hızlanmak şartıyla yürüdü. Bir önceki günden, saatten ve dakikadan daha hızlı olmak için ve daha mutlu... Yürüdükçe yoruldu, yoruldukça yürüdü. Ardından yavaşladı kendine hiç de yakıştıramadığı bir edayla. En sonunda durdu çelimsiz bacakları. Kadın duruyor, dünya durmuyordu. Bir önceki dakikadan daha hızlı olması gereken kadın,dinlenmek için yanıbaşındaki banka oturdu. Oturunca kızdı yorulan bacaklarına. Belki de kızınca oturmuştu.

Image title


   Adam; garipsemeyle yanındaki tuhaf kadına baktı usulca.  Kadın terli ve yorgundu. Yürümekte zorluk çekmesine sebep olan bacaklarına söyleniyordu. Kendi dışındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaşan bu kadın bacaklarına olan kızgınlığı ve bacaklarının yorgunluğu geçince usulca kalktı yerinden. Geldiği yönün tersine yola koyuldu. Fakat : Topallayarak... Yürüdükçe adımlarını hızlandırıyordu bu garip kadın. Hızlandıkça mutlu oluyordu. Adam ,kadının yüzünü görmediği halde mutlu olacağını düşündü. Adımlarını hızlandıran herkes mutlu olmalıydı ona göre. Ve herkes adımlarını hızlandırmalıydı.

 Adamın düşünceleri azalınca sağ ve solundaki bacak yerine kullandığı değneklerine sıkı sıkı tutundu hayata bağlanırcasına. Sonra kalktı yerinden yavaşça. Yavaşça attı değnekleriyle adımlarını kadının geldiği yöne doğru. Adam hızlanamayacak kadar müşkül durumdaydı. Hızlananlar mutlu olsundu ona göre. Fakat adam olmayan bacaklarını çok seviyordu ve olmayan bacaklarıyla hızlanıyordu yarınlara. Hızlandıkça mutlu oluyor, mutlu oldukça hızlanıyordu. Yorulunca yavaşlıyor ve dinleniyordu eski bir bankın üzerinde. Sonra yoluna devam ediyordu hiç konuşmadan. Hiç söylenmiyordu adam mesela. Gırtlak kanseri olduğu halde hayallerinde methiyeler düzüyordu dünyaya. Sonra başını yavaşça sola döndürüyordu ve ardından gözleri yere değiyordu. Hiç eğilemeyeceği minicik bir çiçeği kokluyordu hayallerinde. Çiçek mükemmel kokuyordu. Ve adam...

  Bilinmemiş çiçekten bilinen dünlere yol alıyordu ağır ağır. Fakat hızlanmadan. Ve söylenmeden.

 ...Asla bilinmeden...