Fecir

Muğlak bir görüntüyü seyre koyuldu gözlerim. Bir grup yağmur penceremde ve yazın habercisi olarak nöbette. Damlayan her rahmetten nasibini alansa paslı saksımın gözde çiçeği. Belli ki ıslak ağaçlarda rızık peşinde...

Sisli  bir bulut dikiliyor tepemde tıpkı bir hecinin sırtını andırıyor görüntüsü. Su yerine gam taşıyan hörgücünden nasibini almış onca virane. Bir tek ben düştüm besbelli bu illet derde. Sesli bir yağmurun başkalaşmış tınısıyla gönül yatağımda oluşmuş bir mecra. İçine doluşan onca münferit kaygı ve yerli yersiz gaf!

Kapıldım şimdi gönül otağımda ki akıntıya. Şad olsun akibetim diye umarken, talan oldu yolcuyken umduklarım. Faraza anlık bir rehavetin gölgesiyle oldu bunlar. Derken doluştu üzerime cebberrut bakışlar.

Bir damla Rahmet isterken bedenim, infaz yüklü bir geceden fecre doğru bakıyor gözlerim. Sönmüş bütün şua'lar, ruhum yaban ellerde bedevi, sabahın nurunda saklı artık keramet.

Yüreğimin vuruşları karışıyor gecenin demine. Unutuyorum yüklendiğim aşikar günahı ve işte tan yeri vakitlice ağardı. Büsbütün beliriyor artık suretler.

Beş vaktin birini eda etmeye niyet ederken, nasiplendi sonunda ruhum okuduğum nükteden...