Yokluk ve Sıfır

Çoğu insan matematikteki sıfır kavramı ile yokluk kavramını bir tutar. Bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Bir kitapçıya gittiğinizi düşünün ve kitapçıya bir adet matematik kitabı almak istediğinizi söylediğinizde onun size yok dediğini düşünün. Bu durumda aklınıza iki şey gelir: Birincisi, aradığınız kitabın burada satılmadığı; ikincisi; burada satıldığı fakat kalmadığı. Bu ikisi farklı birer durumdur. Çünkü birinde bir daha oraya gitmezken diğer durumda şansınızı bir daha denemek isteyebilirsiniz.

Yokluk ve sıfır kavramları farklı birer kavramdır. Bir örnek daha vermek gerekirse; diyelim ki bir mandalinanız vardı. Sonra onu yediniz. Şimdi sıfır mandalinanız var. Bununla hiç mandalinanız olmama durumu farklıdır. En azından ilkinde o yediğiniz mandalina gitmiş yerine onu yeme hazzı vermiştir. Bir örnek daha, yeni doğan bir çocuk sıfır yaşındadır. Peki, doğmadan bir ay önce yok mudur?

Bir şeyin yok olmuş olması demek onun hiçbir zaman ve mekânda olmaması demektir. Hatta bizim onu görmememiz onun yok olduğunu göstermez. Belki bizim için o sıfırdır yani biz sahip değilizdir. Fakat birileri belli bir zamanda o şey bir yerlerde var ise biz ona yok hükmündedir diyemeyiz.

Mesela basamak kavramı da bunu açıklamaya iyi bir örnektir. 101 sayısının onlar basamağında bir yer kaplayan sıfır sayısının bir anlam ifade etmediğini kim iddia edebilir. Hal böyleyken nasıl sıfıra yok muamelesi yapılabilir.

Bir başka zaviyeden bakıldığında dünya yokluğa değil sıfıra doğru bir yolculuktadır. Çünkü bu dünyada yaşanan hiçbir şey yok değildir ve illa ki bir sonucu olacaktır. Sadece elimizde varken elimizden gidecektir. Yani şu anda limit sıfıra giderken sonsuza doğru bir yolculuktayız.