Yıldızım Kaydı

Hava karardı yine. Karanlık çöktü caddelere, sokaklara hatta içime.. Neden böyle peki? Neden içime de çöküyor karanlık? Gündüzler bir şekilde geçiyor telaşla lakin geceler.. Geceler geçmek bilmiyor. Düşüncelerimle baş başa kalıyorum, yalnız kalıyorum. Nasıl kafamın içi bu kadar kalabalıkken kendimi bu kadar yalnız hissedebiliyorum?! Yalnızlık nasıl oluyor da bu denli kötü hissettirebiliyor?

<>

Eskiden böyle değildi.. Eskiden kendimi bu kadar yalnız hissetmezdim karanlık çökünce çünkü o zamanlar karanlık çökünce yıldızlar gösteriverirdi hemen kendini. Ben de kendime bir yıldız seçmiştim aralarından, ne zaman bunalsam, ne zaman kendimi yalnız hissetsem sığınağım olurdu benim. Anlatırdım kendimi saatlerce ona, derdime derman olamazdı belki evet ama o bilmese de, bunu ona hiç söylemesem de varlığıyla zaten tüm yaralarıma merhem olurdu. Kendimi ona açtıkça hafiflerdim, hafifledikçe sanki ben de onun gibi yükselirdim de ona yaklaşırdım. Anlattıkça daha da yaklaştım ona, kilometrelerce uzağımda olsa da sanki en yakınımdaydı. Sonra bir gün olanlar oldu ve dert ortağım, sığınağım, yani yıldızım kaydı.. Aslında bu olacağından hep korktuğum ancak hep aksine kendimi inandırdığım bir şeydi. İnsanlar yıldız kayınca dilek tutar ama benim dileğim yıldızımın kaymamasıydı.. Yıldızım kaydı ve o günden beri karanlık sadece caddelere, sokaklara çökmedi; ta içimin en derinlikliklerine çöktü...