Seni beklemek en zoruydu

En zoru neydi aslında biliyor musunuz?

Gelmeyeceğini bildiğin hâlde yine beklemek... Sonunu bildiğin kitabı okumak gibidir. Tabi sen sonunda nasıl acı çekeceğini bilmessin fakat gelmeyeceğini bilirsin. Beklemek zor tabi ki. Ama sonu bilinen şey daha da zor çünkü hiç bir umut yok. Sadece bekliyorsun. Ne çıkarsa bahtına...


Ben senin bana gelmeyeceğini biliyordum. Öyle sevdim seni. Büyük bir hata çukuruydu bu. Zaten hatalarımızı engelliyebilecek olsak hayattan tat alamazdık. Bu biraz mantıksız göründü fakat her şey istediğimiz gibi olursa bir amacımız kalmazdı. Neyse...

Çok şey var fakat susmak demekti "neyse". Sanki her şey oluyormuş da buna eyvallah diyip geçmek gibi.


Ben seni beklerken sen başkasının bahçesinde yürüyordun. Adımların hiçbir zaman bana çıkmadı. Çıkmazdı da. Sen hiçbir türlü gelmezsin. Biliyordum bunu. Olmayacak bir şeyi olur gibi canlandırdım kafamda. Diyorum ya hayallerimle uyuşmuyorsun diye. Öyleydi işte. Ben gelir hayal ederken sen gelmiyordun. Ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. Bu vakitten sonra gerekmez de. 


Senden ne soğuyorum ne de vazgeçiyorum. Aksine hâlâ aptal gibi seviyorum seni. Sanki sende takılı kalmışım gibi. Vazgeçmek en kötüsü zaten. Gerisi gelmeyen yolu dönmek gibi. Öyle de zaten. Korkup kaçmak bana göre değil. Ama sadece hayırlısı deyip geçiyorum. Benim için hayırlısı olsan gelirdin zaten. 

Ben senin yokluğunda kendimi böyle avuttum. Şimdi seni görüp başa dönmek olmaz. Aynı yolu defalarca yürümek bana göre değil. Ben adımlarımı ileriye atarken şimdi gerileyemem üstelik. Ben düşüncelerimle boğuşurken sen bana birşeyler anlstıyorsun. Ben gözlerinin içinde boğulurken gülümsüyorsun. Bilmelisin ki ben senin her hareketine defalarca ölüyorum. 

Bir gülüşün olsun ya da bir bakış...