Körebe

"Değer verdiğiniz şeylere sahip çıkın" derdi bir büyüğüm ve arkasına hiç bakmazdı. "Aya, geceye, yıldza teşekkür edin" derdi hatta güneşin nankör olduğunu iddia ederdi. Yalan söylerdi; belki umursamazdı beni, belliydi gözlerinden. Ve o kadının güneşe rakısını kaldırdığını hiç görmedim.

Pekala yalnız kalmazsın, unutulmazsın belki ama bunları sen yaparsan yani bir kaç kelimeden vazgeçersen veya yanlış bir tümce olursa o aklında güneşin turuncuya çaldığı saatlerde çalarım sesini. Kırmızı bir kiraz yemek istersin sade Türk Kahvesi yanında... İşte öyle mahvederim hayatını. Böyle olmana da suç bulamıyorum tabi bütün suçlu o hastanedeki KÖREBE de...