Son Asrın Mürşidlerinden Süleyman Hilmi Tunahan (K.s.a.)-1

Image title

Öncelikle yazıma başlarken benim Süleyman Hilmi Tunahan Hoca efendiye bağlanmama vesile olan Konya-Beyşehir Vali Kemal Katıtaş Anadolu Lisesi Türk dili ve edebiyatı öğretmeni -güzel insan, ruh adamı, muhteris, sevad-ı haris, gönül insanı, zarif ve narin adam- Özkan Oral hocama sonsuz şükran ve dualarımı bu satırlarla bir nebzede olsun dile getirmek istiyorum. -Alah razı olsun-

Kur’an-ı azimüşşanın tuvaletlerde saklandığı, eşek heybelerine doldurulup gizlice ve zorunlu olarak tarlalara götürülüp gömüldüğü, tabir-i caiz ise Allah demenin yasak olduğu bir dönemde İslamı irşad eden ne talebenin ne müderrisin bulunmadığı, olanlarında zihniyyet tarafından ortadan kaldırıldığı (yani idam edildiği anlayın artık canım) bir dönemde adeta bu irşad vazifesine gönüllü olup dönemin hakim zihniyetinin kurban edemediği- Cenab-ı Allah tarafından ilahi bir koruma altına alınan zatların- (Süleyman Hilmi Tunahan, Bediüzzaman Said-i Nursi vs.) ders okutacak para bulamayıp kendi şahsi maddiyatlarından parayla adam tutarak ders okuttuğu, irşad ettiği bir dönemde (ki o parayla tutulan adamların sair ekseriyyeti kaçmıştır. "Bir zaman geldi, mebus maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim, bulamadım. Parayı alıp kaçıyorlardı, çünkü korkuyorlardı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Fakat sonradan Cenâb-ı Hakk sebepler halk etti ve okutma imkânı buldum. Yaşlılardan başladık, daha sonra gençler geldi. Ve şimdi yürüyor. Bütün bunlar Cenâb-ı Hakk’ın bize lütfudur." 

Diyaneti celileyi ahmediyyeyi son nefesine kadar yaymaya çalışan ama sonunda bizleri ilahi muştuyla müjdeleyen rabt-ı kalbim, rabt-ı ruhum, hz üstazım CANI VE BAŞIYLA ÇALIŞMIŞ HERKESİN KORKUDAN KABUĞUNA ÇEKİLDİĞİ, KORKUDAN TİR TİR TİTREDİĞİ, TOPlUMA BİR DİNİ, RUHANİ KARGAŞANIN HAKİM OLDUĞU DÖNEMDE cennete adam yetiştirmek için ÇALIŞAN BU GÜZEL VE MANEVİ İNSANI MİHNETLE, SEVGİYLE, AŞKLA anıyor ve şefaatini Alah-ı azimüşşandan niyaz ediyorum.

-Giriş-

Güzel insan 1888 yılında bugün rumelinde bulgaristanda bulunan silistrenin hezargrad kasabasının Ferhatlar köyünde dünyaya gelmiştir. Pederi tahsilini istanbulda tamamlamış olup satırlı medresesinde müderrislik yapmış Hocazade osman efendidir. Osman efendi gençlik döneminde istanbulda tahsil ile meşgul iken bir rüya görür. Rüyasında; vücudundan kopan bir parça gökyüzüne yükselmiş ve ışık saçmıştır. Osman efendi bu rüyayı soyundan gelecek bir evladın dünyayı aydınlatacağı şeklinde yorumlayarak silistreye gider ve evlenir. Dünyaya gelen fehim, İbrahim, Halil ve Süleyman Hilmi adında 4 evladından hangisinin rüyasında gördüğü muştuya mazar olacak evladı olduğunu anlamaya çalışır. Ayrıca Zahide isminde bir de kız evladı Allah nasip etmiştir. Bu çocukların içinden Süleyman Hilmi dünyaya gelip de yetişmeye başlayınca gördüğü özelliklerden dolayı ona dair ümitlerinde gözle görülür bir artış yaşanır. Ümidini ona bağlar. Öyledir ki Süleyman Efendi satırlı medresesindeki tahsilatının henüz daha başlangıcındayken babasının bulunduğu ortamlara girince babasının ihtiramla sanki çocuğu babasıymış gibi –bugün günümüzde çoğu evladın babasına göstermediği saygıyla- ayağa kalkarak:"Buyurun Süleyman efendi oğlum!" diyerek dikkati celbetmesi gerektirecek azami bir iltifat ve alakayla saygı gösterdiğine şahit olur.

Tabiki Süleyman Efendi bu durumdan rahatsızdır ve babasının huzuruna onun başka işlerle meşgul olduğu zamanlarda gitmektedir. Büyük dedesi İdris Bey Sultan Fatih tarafından tuna hanı olarak tayin edilmiştir. Sultan Fatih hazretleri saltanatı döneminde Peygamberimiz'e olan sevgisinden dolayıdır ki "Yeryüzünde evlad-ı rasulden kim kaldı" diye araştırmış ve şeceresinde şüphe olmayan seyyid İdris Bey'i bulmuş ve kız kardeşiyle evlendirerek han tayin etmiştir. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi'nin nesli Peygamber-i Alişan Efendimiz'e dayanmaktadır. Seyyid ve şeriftirler…