Dante'nin Son Oyunu

Canto: 1-21

Ne kadar saplantım varsa hepsi bir gün kapıma lanet olarak dayandılar. Kişinin bir ortasının olmaması onu hep bir iç savaşa sürüklermiş, anladım. Buhran... Genç yaşta bir rengimi kaybettim. Ötesini demeye gücüm yok. Uzun süre oldu, bir mevsim sardı içimi. Yine ben koydum adını, galiba tek yeteneğim bu. Öyle bir gülerdi ki bazen yanaklarına çöken pembeliği görmemek için kör olmak lazımdı. Öyle de etti. Aksi korkutucuydu, tekrar kaybetmek. Böyle.. Kışın kardan hemen önceki gece gökyüzündeki bir pembelik, bir kızıllıktan bahsediyorum. Kış... Ama sonrası beklediğim o kar hiç yağmadı. Kuru soğuk... Bir kez yağsa inancımdaki tüm mikroplar kırılacak, korktuğum başıma gelecekti. Tüm varlığımla tutulacağım, büyüleneceğim bir kar yağışından bahsediyorum. Mesele ne onu öyle kabullenmekti ne de kuru soğuktan şikayetçi olmak. İnançtı, kör olmaktı. Bu da tekrar beni bir lanetin eşiğine getirdi. Ne kadar saplantım, takıntım varsa sonsuza kadar taşıyacağım ki hakkını vereyim lanetimin ve iç savaşlarımın.

Şimdi sen, normal olan, kokuyu duyuyor musun? Söndü içim. Görüyorum, görmek istiyorum kapımın eşiğinden çıkıp. Ben bu tek ve tüm yeteneğimden feragat ediyorum;

Adını koymuyorum.

İnanmıyorum.

Hoş geldin.