İhlaszede, İslami Finans Kurumları Ve Faiz

Ben, 2011 yılında, iflas eden İhlas Finas’ın mağduruyum, “ihlaszedeyim”. Gerçekten zedelendim, binlerce insan, binlerce Müslüman gibi…

Maddeten zedelendim. Çalışma hayatımın ilk 2 yıllında, dişimden tırnağımdan ayırarak biriktirdiğim ve evliliğimden kalan bir miktar takılardan meydana gelen o zamanın (2001 yılı Şubat Ayı öncesi) 6 milyar küsür TL birikimim, bu finans kurumunda heba oldu. Denebilir ki kar – zarar ortaklığıydı, adamlar zarar etti? Ben de diyorum ki: Eğer GERÇEK bir zarar etme, iflas ise hiç önemli değil, helal olsun…

“O zaman”, daha “kriz” çıkmamıştı. Sn. Sezer, Anayasa Kitapçığı’nı henüz Sn. Ecevit’e fırlatmamıştı. Dolar da daha ok gibi fırlamamıştı…

Tabi, bu ortamda, öncelikle TL olan hesabım, öylece kaldı, yani “eridi” gitti…

Belki hatırlarsınız, “İhlas Finans’tan Bilmem Kaçıncı Ödeme” başlığı ile bizim gibi saf kişiler heyecanlanır, ümitlenirdi! Aradık, Sn. İhlas görevlilerini, onlar da daha SIRA size gelmememiş, derlerdi. Yani en kötü durumda bile, kendi REKLAMLARINI yapıyorlar, herkese ödeme yapıyormuş gibi görünüyorlar, ama, benim ve benim gibilerin “KÜÇÜK” hesaplarını bile ödemiyorlardı.

Ayrıca, benim hesabım, “tek” değildi. Yani, o 6 milyarı, 6 ya falan bölünmüş halinde, ayrı ayrı hesaplardı. Bana bile sıra gelmiyordu. Varın 50, 100 milyarı olanları düşünün!

Oysa insanlar, “faizden” kaçınmak için bu kurumları “tercih” ediyorlardı. Kimisi, ilk almayı hayal ettiği evinin peşinatını teslim ediyordu bunlara, kimisi HAC parasını teslim ediyordu! Kimi yaşlılar, ömründe belki de bir kerecik eline geçen birikmiş bir parayı, emekli parasını bu kuruma yatırıyorlardı?

Başlarında, devamlı gülümseyen Merhum Enver Abi vardı! Abdulhaki Arvasi gibi, Hüseyin Hilmi Işık gibi büyüklerin peşinden gittikleri biliniyordu! Türkiye Gazetesi’nde, diğer neşriyatlarında, dinimizin başta “kul hakkı” olmak üzere, bütün incelikleri anlatılıyotrdu…

Fakat, fiiliyatta ne oldu? Enver Abi, - bizzat dinlediğim bir tv programında – 5 yılda herkesin tek kuruşu kalmayacak, ödeyeceğiz” dedi. Ümitlendik… Fakat, o 5 yıl geçti, ama, ben paramı yine alamadım ve insanlar alamadılar… Bu konuda dernek vb. yapılar kuruldu… Nafile…

İhlas’ın bu ödemeler konusunda “rahat” olmasında, bir “siyasi partinin” ve siyasilerin de rol oynadığı yazıldı, çizildi…

Ve, uzatmayayım, ne kadar abestir ki, ben hesabımdaki paramı, 5 yıl geçtikten sonra, “Enver Abi’nin sözü yerde kaldıktan sonra”, param, iyice eridikten sonra (ki bir EVİN 2/3 si alınabilir iken, birkaç kere “yazın memlekete gidecek kadar” değeri düştü.), af edersiniz ama, gerçek bu, bir TANIDIK “yardımı” ile alabildim.

Bir “Enver Abi’nin gülümseyen resmine” bakıyorum, bir O’nun sözüne bakıyorum, bir de “hiçleşen emeğime” bakıyorum... 

Bir benim gibilerin hayatına bakıyorum, bir de Enver Abilerin hayatına bakıyorum, bizimki ile alakası yok...

Müslümanlar, para ile, dünya malı ile, borç ilişkisi ile, sözünde durmakla, KUL HAKKI ile imtihandadır. Kameraya, “gülerek poz vermek” mümkündür… Ama, her şeyi bilen, gören, işiten, kaydeden, hesap gören Allah’tan (cc) bu gibi hareketlerle, “hiç bir şey kaçıramazsınız”!

İslami Finans Kurumlarının Geneline Gelince

Elbette, bir Müslüman olarak “faize” karşıyım.

En son Veda Hutbesi’nde Efendimiz (sav) faizi ayakları altına aldığını beyan etmişti:

“Dikkat edin! Bütün câhiliye âdetleri ayağımın altındadır. Kıyamete kadar ebediyyen kaldırılmıştır.

Câhiliye fâizi kaldırılmıştır. Lâkin “Anaparalarınız si­zindir. Ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğrarsınız.” (Bakara 2/279) Allâh Teâlâ, fâizi kesinlikle yasakladı. Kaldırdığım ilk fâiz, amcam Abbâs bin Abdilmuttalib’in fâizidir.”

Dolayısıyla, Müslümanlar için bir kapı, bir ümit olan “İslami Finans Kurumları” ne kadar güvenilir, ne kadar faizden uzaktır? Bu tür sorular sorulmalıdır!

Neden, bir “İslami Finans Kurumuna” gidip, “ev alımı vb konuda” para talep edildiğinde, bu finans kurumlarının bizden geri alacağı para miktarı, güya “alternatif olduklarını iddia” ettikleri “faiz bankalarından daha çok” olur?

Neden, biz “İslami Finans Kurumlarına” birikimimizi kar – zarar ortaklığı olarak yatırdığımızda aksine, faiz bankalarından “bariz miktarda az” kar payı verilir?

Yani, biz “İslami Finans Kurumlarına” paramızı verdiğimizde, az alacağız,

İslami Finans Kurumları” bize verdiğinde, biz onlara çok vereceğiz!

Ben bir vatandaş olarak bu hesaptan hoşnut değilim, tatminkar değilim…

Ne acıdır ki 9 kişilik bir ofiste çalışan Müslümanlardan bir teki dahi “İslami Finans Kurumları” konusunda tatmin olmuş, inanmış değil! Eğer düşüneceklerse, önemseyeceklerse bu küçük örnek bile İslami Finans Kurumlarına” yeter!

Ve çok bariz gördüğüm bir şey de “İslami Finans Kurumlarının” bu yapısı, bu durumu, bir çok Müslümanı (ev alma gibi konularda bir anlamda çaresiz kaldıkları için …) fazin tam içine itmekteler!