Bilgi Toplumu Olma Yolunda Türkiye

İlkel toplum, tarım toplumu, sanayi toplumu ve sanayi sonrası toplum olmak üzere dört evreden geçen insanlık tarihinde 1950’lerden sonra hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilginin hızla yayılmasını, iletişimin ve etkileşimin artmasını sağlamıştır. Bunun sonucunda dünya küresel bir pazar haline gelmiş ve siyasi, ekonomik, kültürel sınırlar ortadan kalkmıştır. Dünyanın hemen her yerinde ve her konuda tek biçimlilik yaygınlaşmıştır. Teknoloji ise, bilimsel bilginin üretim ortamına uyarlanması işlevini gördüğünden ülkeler arası rekabeti arttırmıştır. Yani teknoloji, bilgi toplumu ve küreselleşme birbirini tamamlayan iç içe kavramlardır. Bu üç kavrama iyi bir şekilde hakim olan toplumlarda bilgi otoyolları gelişmiştir. Bu otoyolların temelinde ise internet vardır. Küresel ve toplumsal hizmetlerde e-yönetim, e-devlet, e-belediye vb. bilgi teknolojileri odaklı yönetim ortaya çıkmıştır. Gelişmiş devletlerin e-devlet kullanma amacı; teknolojik bir görünüm ve yönetimde şeffaflık yaratmak iken, gelişmekte olan ülkeler bu sistemi daha çok yolsuzlukları azaltmak için kullanmaktadırlar.

Türkiye’de bilgi toplumu hedefleri daha önceleri başlamış olsa bile e-devlet çalışmaları 1998’de başlamıştır. Türkiye’de bilgi toplumu olma yolunda yaşanan sorunlara kalıcı çözümler bulma inancıyla birçok sivil ve resmi çalışmalar ve girişimlerde bulunulmuştur. Bilgi toplumuna geçişin sağlanması maksadıyla enformasyon alanına önem verilmeye başlanmıştır. Bilişim teknolojilerine bağlı olarak gelişen bilgi toplumunda internet aracılığıyla oluşturulan global bilişim ortamı, kamu yönetimini etkin ve verimli kılmıştır. Yöneten ve yönetilen iletişiminin internet üzerinden yapılabilmesi için bilgisayar kullanımının yaygın ve her iki tarafın hazır olması gerekir. Bilgi toplumlarında bilgi varsılları ve yoksulları arasındaki uçurum en az seviyededir. Bu noktada bilgi bir sermayedir. Türkiye’de bunun farkına varılması sonucu e-dönüşüm süreci başlatılmıştır. Bu süreçteki çalışmalar Türkiye’nin AB’ye girmek istemesi sonucu artmıştır. E-dönüşüm çalışmalarının Türkiye projesine göre vatandaşlar, kurum ve kuruluşlar bir uyum ve bütün içinde yürütülmesi amaçlanmaktadır. Bu proje hayata geçerse Türkiye, dış rekabette başarılı ve refah seviyesi yüksek bir ülke olacak ve bilim ve teknolojide bilgiyi etkin bir şekilde kullanacaktır. Bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde bireyler kamusal alandaki kararlarda katılım sağlayabileceklerdir. Bu sayede katılım sonucu koordinasyon daha düzgün bir şekilde sağlanacaktır. Ülkemizde e-devlet uygulamalarından bazıları; VEDOP, GİMOP, MERNİS vb.dir. Türkiye internet üzerinde her ne kadar kendini geliştirmek için proje ve çalışmalar yapsa da OECD verilerine göre eğitime ayırdığı pay çok azdır. Hâlbuki bilgi toplumu olma yolunda ilerleyen bir ülkenin eğitime ve araştırma geliştirme çalışmalarına ayırdığı pay yüksek olmalıdır.

Türkiye şuan bilgi toplumu olma yolunda hazırlık aşamasındadır. 2010 yılında bilgi toplumu olmaya yönelik hedeflerimiz ve potansiyelimiz değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda ortaya çıkan verilere göre, ülkemizdeki ar-ge, vatandaş, devleti işletmeler vb. unsurların mevcut potansiyellerinin iyi saptanması gerekmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerini hemen her birey etkin biçimde kullanabilecek konuma gelmelidir. Tabi bunun için de ülkede bireylerin internete kolay erişebilmesi için alt yapının kurulu olması gerekmektedir. Yapılan istatistiklere göre ülkemizde internet kullanımı henüz bilgi toplumlarındaki internet kullanım seviyesine sahip değildir bununla beraber kır ve kent yerleşimleri arasında internet kullanımımızdaki sayısal uçurum daha bilgi toplumu olmamıza uzun yılların olduğunu göstermektedir. Üstelik internet erişimimiz de diğer ülkelere göre daha pahalıya mal olmaktadır. Türkiye'nin bu olumsuzluklardan kurtulması için bilişim alt yapısını güçlendirmesi gerekmektedir. Bilişim alt yapımızı güçlendirdiğimiz takdirde uluslararası rekabette önemli bir yere sahip olur ve ekonomik şartlarımızı eşitlemede önemli bir adım atmış oluruz. Ülkemizde STK, ev, okul, iş yerleri ve bireylerin çevrim içi ortamlarda bir araya gelmesi sağlanırsa yeni fikirler üretmemiz daha kolay olur. Fakat bunun için Türkiye’de bilgisayar okuryazarı toplum yaratma çabalarına girişmek de gerekir.

Kısacası; Türkiye’de sosyal katılımı gerçekleştiren, tüketici güvenliğini sağlayan, insanları bilgisayara hâkim kılmaya ve yenilikçi düşünmeye yönelten çalışmalar hazırlayıp uygulamaya koymadıkça bilgi toplumu olunamayacaktır.

AHMET SAĞIR