Ezilen İnsanlık mı? Müslümanlık mı?

Dünya.

İnsanların şimdiki anı,

mekanı,

zamanı...

Dünyayı anlamak insanca bir harekettir. Önüne dünya haritasını almak. Uzunca seyretmek. Yeni ülkelerden, yeni insanlardan zikretmek. O ülkelerin, o insanların halini düşünmek, insancadır.

Müslümancadır...

Çoğu kişi daha yazımın başlığına takılmış olabilir. Onları anlıyorum. Ve acıyorum da.

Çünkü onlar;

Mısır'da onanan idam cezasından bîhaberler. Seçilmiş bir hükümetin sırf müslümanca yaşama hakkını halka sunma talebini "irtica hortladı" diyerek -ki bu söyleme çok da yabancı değiliz- kestirip atan darbeci, insanlık dışı yönetimi bilmiyorlar. Onlar Muhammed Bedii'yi tanımıyorlar. Tanımak da istemiyorlar.

Çünkü onlar;

Filistin'de her gün, günbegün ölen çocukların kaydını tutmuyorlar. O çocukların kim bilir kaç oyuncakla daha oynamayı hayal ettiklerini, tahayyül edemiyorlar. Onlar kundaktaki bebeğin suçunu da öğrenemiyorlar. Öğrenmek de istemiyorlar.

Çünkü onlar;

Doğu Türkistan'da, insan hayatı nasıl böyle değersiz kılınıyor diye sormuyorlar kendi kendilerine. O coğrafyada insan biyolojisiyle nasıl oynandığını, biyoloji dersinde görmüyorlar. Görmek de istemiyorlar.

Çünkü onlar;

Somali'de suyun tadını bilmeyenleri bilmemezlikten geliyorlar. Açlığın, sefaletin ve yokluğun yokluğunu anlamıyorlar. Onlar akbabalara yem olan çocuğun resmini görüp, silmiyorlar tüm açgözlü fotoğraflarını. Silmek de istemiyorlar.

Şimdi onlar;

idam edilen, katledilen, öldürülen, vahşice öldürülen, ezilen, açlığa terkedilen, kimyası bozulan, kısırlaştırılan insanlığın, müslümanlar olduğunu bilmiyorlar. Anlamıyorlar. Öğrenmiyorlar.

Bilmek de, anlamak da, öğrenmek de istemiyorlar.

Onlar hala insanca yaşamdan bahsediyorlar ama müslüman halkları insan kategorisine almıyorlar.

Onlar zulme dur demiyorlar.

Onlar, hala "Amerika gelsin de bizleri, onları kurtarsın" diyen aciz mahlukatlar.

Onlar, Nuri Pakdil'in de dediği gibi, batıya bakmaktan boynu tutulanlar.

Onlar, Şeyh Şamil'in anlattığı  istiklali, ölüme tercih edemiyorlar.

Anlamıyorlar, duymuyorlar, görmüyorlar, bilmiyorlar..

Şimdi ben onlara acımayayım da, kime acıyayım?

He bu arada, bi' dünya haritasına baktınız, arada bakın...