Çocuktuk

Çığlık dolusu bir kabusla uyanmıştım

gecenin zifiri karanlığının ortasına

memleketim yanıyordu

önce yer altı sonra yer üstü yerinden oynuyordu

sıra gökyüzüne mi gelmişti diye korkuyordum

insanlarımın göz yaşı dinmek bilmiyordu

nasıl bir dünyaydı bu

yaşamak için fazla karanlıktı besbelli

oysa anımsıyorum da hatıralarımız masmaviydi

çocuktuk

zeytin ağaçlarının tepesine çıkar

oyunlar oynardık

anne-babalarımız zeytin toplardı

soframızdan hiç  eksik olmazdı

nereden bilebilirdik ki

bir gün tutunduğumuz dalı keseceklerini

güvercinin ağzındaki zeytine bile el uzatacaklarını

belki de hiç büyümemeliydik

o günler nasıl da güzeldi

babalar toprak olmamıştı

ağaçların gölgesi henüz üstümüzdeydi

nasıl sevilir ki şimdi bu devir

annelerin acılarını ne dindirir

çocukların anıları nasıl renklenir

güzel ülkemi ise ne kurtarır...