Terk Etmedi Ama Gelmeyecek

Merhaba canımın içi…

Hemen yine mi sen diye kızma, fazla kalmayacağım bu sefer gönül sokaklarında. Bana sarıldığın, öptüğün ve aşk ile dolu kelimeleri söylediğin zamanlar geldi aklıma. Ne kadar güzel ve ne kadar hayranlık bırakan bir çifttik değil mi biz? Hiç değilse “biz” dik. Şimdi ise bir “hiç” ten bile ibaret olamıyoruz ne yazık. Merak etme; uyuyamadığım gecelerde seni satırlara ince ince işleyen kalemimi anlatmayacağım sana. Yani bu sefer sevgi yüklü kelimelerle sıkmayacağım seni. Üç beş kelime edip kaçacağım. Aşk Bitti… Ayrılık Seni Benden Çaldı… Sonu Ölüm…

Senden habersiz seninle gittiğim yerlere gittim. Eskisi kadar tat vermez olmuş mekanlar sensiz gidince. Eskisi kadar acıtmıyor artık birlikte dinlediğimiz şarkılar…

Aslında lafı uzattım biliyorum ama ne yapıyım iki dakika daha göreyim seni diye bahane arayıp duruyorum. Aslında kısası da yok anlatacaklarımın inanır mısın? Biliyorum üç beş kelime edip gideceğim dedim ama gidemedim. Biraz da yokluğunu anlatmak isterdim sana ama kelimeler lal oluyor konu yokluğun olunca.

İnsanlara bir film muamelesi yapıp onlar bir senaryoymuş gibi davranırsan daha güzel aşık olursun demişti bir arkadaşım. Bende, “sen” in benim filmime aşık olduğunu düşünmüş ve ellerimi masaya koymuştum. Biraz ötede ellerin vardı, haram demiştin… İncinirsin… benim filmimi beğenmemiş olacak ki; senaryoyu kendi yazdı alnıma “seni terk etmiyorum ama bir daha hiç gelmeyeceğim”… O gün anlayamamıştım terkedilmiş miydim ya da hiç gelmeyecek olması daha mı iyiydi terk edilişten?

Sonra saçma sapan düşünmekten vazgeçip; noktaya, virgüle, imlaya takılmadan “yaşanır sevdiğim yaşanır… Ne senin Dicle’ ne ihtiyaç duyarım ne de şiir tadında ki o kahverengi gözlerine” dedim. Öyle umarsızca öyle fevkalade yaşarım ki bayan, inan öldü sanırlar beni…

Şimdi öldü sanıyorlar sevdiğim… Dilimde tek cümle “hayır terk etmedi ama bir daha asla gelmeyecek”…

Adem Koçaker

Kalemin Secdesi

10.10.2010