Bilemezler

Bazen taç olmak gerek övgüye hangi gönlün dost hangi dilin düşman olduğunu anlamak için. Ve bir ara taç olursun dost yüzü takınan o maskeli dillere.

Aslında tahmin etmektesindir maksatlarının taç etmek değil de fırsatını bulunca yerden yere vurmak olduğunu. Ve bilerek alırsın sana olan o övgüyü dillerinden intihar ederek. Ve ardından duyarsın ''duyunca çok güldük'' övgüye nail eden o aynı dillerden!

''

Bilmezler ki, yıldızların her seferinde gökyüzünden doğmak için battıklarını!

Ve ta gökyüzünden duyarsın maskeli dillerin acizliklerine gömüldüklerini.

Ve ta gökyüzünden görebiliyorsundur burunlarını hayatına sokup haset yüreklerini açıkta bıraktıklarını. Ve önceden tahmin etme konusunda yanılmadığını anlıyorsun kimin ne düşüneceğini, ne konuşacağını ve sonucunda nasıl davranacağını.

Hiç bir şey olamasan da ''insan sarrafı'' olduğun yetmez mi?

Yalan dünyanın rengine aldanarak insan kalbi kırıp egosuna çıta çıkanların arasında insanlığını kaybetmeyip toprak gibi engin olduğun yetmez mi? Bilmezler mi hiç? Nice şahlar-sultanlar yalan dünyanın tahtından bir metrelik zemine indi de gitti nefsini zincire vurup bir dilim ekmekle yetinerek cennetin köşkünü dileyen dervişlerle.

Bırak kazanamadı desinler yalan dünyayı... Ne önemi var ki yalan dünyanın her gün kıyametler koparken üstümüzde insanların kalplerinden. Bilmezler mi hiç? Nice köşkler-saraylar dikersin de yalan dünyaya, yıktığın küçücük bir kalbi onarmaya gücün yetmez. Bilmezler mi hiç? Nice viranelerde hazineler yaşadığını insanlardan koparak yarasından tutup Yaradan'a bağ kurduğunu gözyaşlarında salkımlar yetiştirerek.

Bilmezler mi hiç? Yaktıkları yüreklerde aşını pişirenlerin cehenneme azık gideceklerini.

Bilmezler mi, bilmezler mi hiç kul hakkına girip gözyaşına binerek bir yere varılamayacağını. Bilmezler mi bilmezler mi hiç yarası insan yarası olanın iyileş bilmediği.

Her Yürekte İnsan Yarası Vardır… Unutma!! Sevgiyle Dolu Bir Gönlü Asla Yıkma!

Âdem Koçaker

Kalemin Secdesi