İsrail’den Barış Beklemek Ahmaklık Değil Mi?

Gazeteci-Yazar Roni Margulies, “İsrail’in, Filistin topraklarını gayr-ı meşru bir şekilde işgal ettiğini, korsan ve işgalci olduğunu söyledi.”(1)

Margulies’in Sözlerinin Devamından Bazı Notlar :

1-      İsrail, 2- 3- 4 yıllık aralıklarla Gazze’ye saldırır.

2-      Amacı: “Saldırmadığı dönemlerde” Filistinliler bir DEVLET oluşturma doğrultusunda adım atmaya başlar… Yani hükümetten okullara, eğitimin alt yapısı, herhangi bir devletin kurumlarını oluşturmaya başlar. İsrail de saldırır, Filistinliler açısından her şeyi sıfırlamış olur…

“Saldırıların da nedeni” bu, kullanılan olağanüstü, İNSANLIK DIŞI VAHŞETİN ve şiddetin nedeni de bu.

3-      İsrail’in tanımıyla “ terörist “ diye gördüğü insanları “halledip” çıkabilir, bunu yapacak istihbarata da askeri güce de sahip ama böyle yapmıyor. (Yani, maksat sadece teröristler (!) değil, Filistinlileri “her şeyi ile insan ve kurumları ile sıfırlamak…)

4-      Bu, “İsrail’e roket atanları” yakalamak ve öldürmekle ilgili bir operasyon değil. Belli ki, girdiği zaman GAZZE’NİN BÜTÜN ALTYAPISINI yerle bir etmeyi amaçlıyor. Dolayısıyla bu saldırıların “roketlerle” hiçbir alakası yok, “Hamas’ın” yaptıklarıyla hiçbir alâkası yok…

5-      İsrail hiçbir zaman barış istemedi. Bu barış görüşmelerini de, herhangi bir başarı şansı olacakmış gibi göründüğü anda zaten İsrail SABOTE eder.

6-      İsrail bir “saldırı” yaparak barış görüşmelerinin sona ermesini sağlar, çünkü böyle bir amacı yok.

7-      İsrail, gayri meşru bir devlettir. 20. yy.da dünyanın bir yerinden kalkıp, başka bir yerine gidip, oradaki “yerel halka”: “Burası tarihsel olarak benim toprağım, sen artık burada oturamazsın, ben oturacağım, seni de buradan kovuyorum” demek meşru değildir.

8-      “Filistinlilerin Mücadelesi”, sürdüğü sürece bu saldırıların gayri meşrûluğu günbegün “dünya kamuoyunun” gözüne sokuluyor. (Gerçi, DÜNYA kimdir, kamuoyu kimlerden oluşur, mazlumun sesini kim duyar? Bu ve bezeri soruların cevapları ne kadar, “objektif ve vicdani” olarak veriliyor, verilmek isteniyor, bu apayrı bir dünya ve insanlık meselesidir…)

9-      İsrail'in yerleşke politikası kabul edilemez. 20. yy.’da, Siyonistlerin yaptığı, yani Avrupa’dan kalkıp Filistin’e gidip “Bu toprak 2000 yıl önce benimdi, dolayısıyla, sen buradan git, ben oturacağım” demek kabul edilemez.

10-   Bunu meşrû diye kabul etmek, şu anlama gelir; örneğin, bugün Türkler kalkıp Orta ASYA’YA gidip orada yaşayan insanlara “Burası 2000 yıl önce bizimdi, sizi kovuyoruz” deyip kendilerinin oturması, bize bu ne kadar gayrimeşrû geliyorsa ve bütün dünya kamuoyu böyle bir şey olduğu takdirde nasıl ayağa kalkacaksa, İsrail için de durum böyledir ve İsrail’e de karşı çıkılmalıdır.

11-  Avrupa’dan kaçıyor Yahudiler, Nazizmden, faşizmden, ayrımcılıktan, ırkçılıktan kaçıyorlar, Filistin’e gidiyorlar. Olabilir, ama Filistin’e gittiği zaman, “Ya ben kaçmak zorunda kaldım, burada BERABER oturalım. Benim bu topraklarla hissi bir bağım da var, izin verin burada beraber oturalım” dese, itirazım olmaz, hatta desteklerim de.

12-  Ama böyle demiyor, “Ben burada Yahudi devleti kuracağım” diyor. “Sadece BEN oturacağım” diyor. Bu meşrû değil işte. Korsanlık bu.

Filistin İşgali ve KATLİAMI konusunda hal böyle iken ve “fotoğraf çok net” iken, Propaganda ve Algı Ustası İsrail ve Siyonistseverler, - ellerinden gelse ki mükemmel şekilde de yapıyorlar – kendilerini, “zulme, saldırıya uğrayan taraf” olarak göstermek istiyorlar…

Sn. Yazar’ın, “Filistinlilerin topraklarını para karşılığı SATTIĞI bir siyonizm propagandasıdır" cümlesinde görüldüğü üzere, bu konuda ben dahil bir çok kişi ALGI operasyonu ile malum kanallar (medya vs.) ile aldatılmıştır…

Bu Filistinliler, “topraklarını satacak kadar” aşağı (!) kişilerdir, dolayısıyla ilgiyi, desteği hak etmezler, kendilerine yapılanları da hak etmekteler, şeklindeki bir yanlış bilgiyi ve algıyı, üzerimizde ve dünyada, profesyonelce ve sinsice icra etmişlerdir…

(1)http://www.hurhaber.com/roni-margulies-israil-korsan-ve-isgalcidir/haber-645266