Sonsuz Tiyatro

Umutların ıslattığı bir mazisi var bu çocuğun. Gözlerinde gizlediği bir bilinmeyen. Buğulu bakışların sebebi bu muymuş oysa? Değerli kılan gözleri gizlenilen cevhermiş, hakikatmiş dercesine bir tavır sergiliyor bu çocuk. Yüzündeki çizgilerden mi anlaşılır yaşadıkları bir ağaç misali. Yoksa genç durabilir mi yıkılmış bir ağaç olsa bile bir insan. Kim bilebilir ki? Belki gözler. Ya sahte gülücükler saçmayı öğrenmişse insanlık... Öğrenmiş ve tam anlamıyla sudokunu andırıyorsa hali... Bundandır belki insanın kendine kapanması. Kimsenin kimseyi anlamaya çalışmaması. Zor mu geliyor ki bize? Alışmışız hayatı kolaydan yaşamaya.

Sahi anlasak ne olacak ki diye sorguya tutuyoruz beyinleri. Gözler yeterli... Anlaşılır her şey... Aslında sadece kendimizi avutma çabası bana kalırsa. Karşımda duran çocuk gözlerinin anlattığı gerçek midir? Yoksa sahte bir perde mi çektin bakışlara.. Kimin umurunda? Yollar uzun kimsenin uğraşı olmayacak. Saklambaç oynamaya niyeti yok kimsenin. Bak herkes usta bir oyuncu. Sende tavrını takın. Katıl bu sonsuz tiyatroya. Kendine bir rol seç. Unutursan replikleri suflör her daim sahnenin arkasında. Korkma sözler mi hakikat yoksa gözler mi, çözeni olmadı daha. Umutlarını katma sakın bu oyuna. Seni sen yapandır onlar. Hayaller oyuna gelmez sakın unutma...