Kayıp

Yorgunuz.

Gözlerimizi bile aralayamıyoruz çünkü yorgunuz.Bulutların ilerleyişini gözlemek bile anlamsız.Parlak bir gecede dolunayı yakalamak anlamsız artık.Sabah güneşin doğuşunu görmek yeni bir şey ifade etmiyor.Ilık deniz esintileri beni gıdıklamıyor çünkü kayboldum sürükleniyorum durmaksızın sürükleniyorum kurtulmaya çalıştıkça hızlanan bir sürecin içinde yok oluyorum.Herkes şeffaflaşmışım gibi davranırken sürükleniyorum ellerimi kavrayan kimse yok.Kimse beni görmüyor sürükleniyorum.Gücüm yok bu vakitten sonra bıraktım tesadüfen tutunabildiğim dalları tutmuyorum onların ellerimde bıraktığı derin yarıklar kadar acıtmıyor çünkü sürüklenmek.En azından umutsuzluğum ve boşvermişliğim yok etsin ruhumu.Küçükken azalır sanmıştım insanlar beni görür,ellerimi tutar acım geçer sanmıştım.Oysa ki ne çok yanılmışım şeffaflığım ve acılarım bedenimle büyüdü,hissedemez oldum.Yaralarım morfinlenmiş acı hayatımda belli bir köşe bile edinmişti.Ne çok umut etmişim yerli yersiz onlar yıkıldı ben altında kaldım.Yıkıntılar bile beni kaybolmaktan,sürüklenmekten kurtaramadı.Elveda etmeyeceğim çünkü elveda bile umut etmek artık.Elveda etmek yeniden karanlığın içinde bir kibrit çöpü çakmak demek benim için.Gözlerim bile artık karanlığın içinde kendini aralayamazken ne umudu ne ışığı ruhum için...

Alıştım artık.Söylemesi bile hala kor yakıyor yüreğimde ama ben acı ile karşılıklı oturup hayatımı minik bir pencereden izlemeye alıştım.O yerini asla terketmeyecek benide yanından asla ayırmayacak,günler birbirini aratacak acı benim bile sandalyemi devralacaktı.Sonumu bu kadar kötü hazıladığımı bile bile acıya eşlik etmek bana rahatsızlık vermez olmuş artık.Sâhi ben zaten kaybolmaya başlamıştım zaten...