Suskunluğun Bedeli

Aklımda bir çok soru var cevaplanmayı bekleyen.Bir çok yanıt var beni tatmin etmeyen.Anlamadığım ve bir türlü anlayamayacağım sorulardan birini sormak isterdim en azından...

Neden insanlar inanmadıkları halde inanıyorum, bilmedikleri halde biliyorum, müslüman olmadıkları halde neden hala bunu iddea ederler? Haykırmak isterdim yüzlerine gerçekleri, doğruları göstermek isterdim onlara bir film şeridi gibi. İşte bunlar benim suskunluğumun bedeli. Bunlar kalplerimizin suskunlığunun bedeli. İnsanlar görmemek için gözlerini, duymamak için kulaklarını kapatmışlar. Bu yüzden yürüdükleri yolun sonundaki bataklığı deniz olarak görüyorlar. Yüzmek için giriyorlar yavaş yavaş... Sonra sessizce çığlık atmaya başlıyorlar, ama ne çare... Batıyorlar artık karanlık bataklıkta. Onlara sadece bir ses yardım edebilir. Ancak kulak vermiyorlar inadına yapar gibi. Bazıları var ki battıkları halde battıklarını kabul etmiyorlar. Hala bataklığın deniz olduğunu söylüyorlar. O kadar çok kaptırmışlar ki kendilerini gerçeğin farkına bir türlü varamıyorlar. O kadar çok istiyorum ki onlara gittikleri yolun sonunda bataklık olduğunu anlatmayı. Doğru kelimeler, doğru cümleler seçememek beni korkutuyor. İncitmekten korkmuyorum onları, gerekirse incinsinler. Çünkü insanoğlu incinmeden doğru yolu görmemeye kararlı. Tek istediğim suskunluğumun bir bedeli olmamaları, çaresiz bir şekilde bataklığa batıp haykırmamaları için onlara denize giden yolu gösterebilmek.

Fakat bu yolda tek başıma yürümek ürpertiyor beni. Başlayıp bırakmak, yorulup vazgeçmek korkutuyor... İşte bu yüzden suskunum ve suskunluğum korkutuyor artık...