Kayık Kepli Cocuklar

14 yaşında ailelerinden ayrılmanın verdiği hüznün yanında, üzerlerine giydikleri üniformanın verdiği heyecanı o küçük bedenlerine sığdırmaya çalışıyorlardı. Kimseye belli etmeden ,akşam yatağa girdiklerinde döküyorlardı özlem gözyaşlarını. Gecenin sessizliğinde bastıran özlemle birlikte geldiklerine pişmanlık duymalarını hissettiren düşüncelere aldırmadan; çektikleri, çekecekleri onca zahmetin sonunda gökyüzünden kayıp omuzlarına düşecek yıldızları düşünerek hayallerine daha sıkı sarılıyorlardı. Sabahları içtima da tekmil verirken sesleri titriyor ,omuzlarında kepleriyle abileri onlara gülerken ,onlar gibi olacakları günü bekliyordu kayık kepli çocuklar. 

Yıllar geçmiş o bekledikleri gün gelmişti ki;

Bir sabah uyandıklarında eksik bir şeyler olduğunu hissettiler. Artık ne Şanlı Yuvaları ne gururla üzerlerinde taşıdıkları üniformaları ne gecenin sessizliğinden onları kurtaracak ,sımsıkı sarılabilecek hayalleri vardı yanı başlarında.

Ama her zaman olduğu gibi tek ses geliyordu onlardan “VATAN SAĞOLSUN “.