Fark Etmek Üzere

İnsanlar geliyor aklıma...  Fuhuş yapıp, zina eden, içki içip sarhoş olan, ve daha pek çok günah sayılan eylemi yaptıklarını fark etmeyenler geliyordu aklıma. Bu; ne yaptığını fark etmeyenler güruhunda takılı kaldım… Belli belirsiz lakin yalın bir hüzün kapladı içimi. İçimden parçalar kopuyor çünkü aklıma geride bıraktığım benliğim geliyor.

“Bir zamanlar ben de sizin gibiydim bayım. Sizin gibi isyankar, karamsar, suçlu ve günahkar- belki de hala günahkarım- fakat isyankar, karamsar ve suçlu olmayı bıraktıysam günahkarlıktan da sıyrılabilirim. Bu mümkün bayım!

"Hey hanımefendicim, dikkat edin kendinize, çok dikkat edin! Fakat dışınızdan çok içinize dikkat edin” diye başlayıp bir mektup göndermek istiyorum herkese. Mektup şöyle devam edebilir mesela:

“Var olduğunu bildiğiniz yüce ve kutsal güce inanın. Bu Allah’tır. İçinde yaşadığımız Evren’dir. Bunların dışındaki hiçbir şey, sizi bu güçler kadar tatmin edemez. Allah’a olan inancınız, size, yoga yapmaktan daha fazla şey kazandırır. Namaz kılmaya başladığınızda, bedeninizdeki her hastalığın bir kuş gibi uçup gittiğini hissedeceksiniz. Kalbinize huzur ve nur dolacak. Eğer isterseniz bu nur yüzünüze saçılacak. Allah, apaçık ayetlerle bildirirken, öğretirken kulaklarımızı tıkamamız niye ki? Sizler güzel bir sona layıksınız. Şu anda bir sıkıntı içinde iseniz, bilin ki bu Allah’ın sizi sevmesinden dolayıdır. O sevgilidir. En büyük sevgili O’dur. Bir insan sevdiğini nasıl kıskanırsa, Allah da Müslüman gibi davranan, ayetlerini yalanlamayan; Ateist, Teist, Komünist, lezbiyen, gay gibi kavramların arkasına sığınmayan mümin kullarını kıskanır. Lakin bu kıskanma, mümin kulun, haram ve günah olan şeyi yapmasından kaynaklanır. Allah ister ki mümin kulu harama yönelmesin, günaha girmesin. O, şüphesiz; bir bebek olarak dünyaya gelen bizler için, her birimiz için ayrı ayrı kaderler çizdi ve rızkımızı bizimle beraber dünyaya gönderdi. Yapacağımız işin mührünü, içimizde sakladı. Ve bize “size sıkıntı gelirse beni çok anın” diye tembihledi. Peygamberler gönderdi, her biri rahmetli yağmur katreleri gibi değerli ve faziletli. Mamafih, “size sunulan hayatta sadece yollar var” dedi. “Sen, sadece bu yolları seçip hayatını şekillendireceksin” diye uyardı. Ve ekledi; “ne kaderine hakimsin, ne de kader karşısında çaresizsin.”

“Düşünen, öğrenen, anlayan kişiler için müjdeler var” dedi. Gökte ve yerde alemlerin Rabbi olan Allah’ı hisset, sadece ona inan ve O’nun lütuflarını fark et. Karşılıksız şükret. Çünkü zaten sen, ne kadar şükredersen; O, sana karşılığından daha fazlasını veriyor hep, bunu anla, bunu gör, bunu fark et! Seni yoldan çıkaran kötücül, değersiz güçlerin hakimiyetinden O’na sığın. Rabbine sığın ve O’nun seni koruduğunu, gözettiğini hep bil. Bir şeyler üstelik senin istediğin şeyler olmuyorsa daha zamanı değildir ya da senin istediğin şeyleri senin yararına çevirmekle uğraşıyordur, bunu hisset! Seni bu dünyaya gönderip, başıboş bırakmadığına yürekten inan. Şu anda hangi haldeysen, bu sadece senin suçun, nefsinin suçu. Kötücül güçlere kendini rahatlıkla salıvermenin sonucu. Dinle kuş seslerini. Onlar bile farklı bir dil konuşuyor. Ne diyorlar acaba, anlıyor musun? Anlamak istersen de yine sana kolaylık vermiştir Allah. Sadece çabalaman önemli. Seni olman gereken en güzel şekilde yaratan O olduğu halde, O’nu nasıl yok sayarsın? Bir damla meniyken, kan pıhtısına dönüşüp, insan halini almanda büyük dersler var; bunu bilmelisin ve anlamalısın.

Tembellik, çok yemek, şehvetteki zevk ve daha pek çok fantezi sana iyi gelir. Çünkü bir insansın. Bunları yapmaya muhtaçsın. Fakat ne ruhunu bozacak kadar az, ne de bedenini ve sağlığını yok edecek, kötü duruma sokacak kadar çok yapma hiçbir şeyi. Fark etmediğin tek bir şey var, ALLAH… ve sonsuz merhameti, lütfu, cömertliği…

Fark et görmezden geldiklerini… Hiç şüphesiz bu ve bundan önceki yazılarımı yazabilmişsem Allah’ın sayesinde olmuştur. O’nun izni olmadan bir yaprak bile kıpırdamaz. Her gün senin ve doğadaki diğer tüm canlılar için yaratılmış bir gün. Bunu bil ve şükret. Kalbinin istediklerini vermiş ve verecek olan Allah’a şükret… O’nu daha çok fark et…