The One

Değer verdiğiniz insanlar vardır hayatınızda. Farklı farklı sıfatlarla yer alırlar hayatınızda bu insanlar. Bazen en yakın arkadaş, bazen sevgili, bazen de bir aile üyesi. Siz kendinizi yalnız hissettiğinizde hep oradadırlar; beklerler sizi. Korkarsınız onları kaybetmekten. Elinde sonunda ayrılacağınızı bilirsiniz ama yine de bağlanmaktan geri alamazsınız kendinizi. Kabetmek ise tarif edilemeyecek kadar kötüdür. Öyle anlar gelir ki iyi ki dersiniz. İyi ki o var... "Her insanın the one'ı vardır." diye bi söz okumuştum bir yerde. Biliyorum yazımı falan da baya saçma. Çok da anlamsız gelmişti o zaman bu söz. Şimdi anlıyorum bu anlamsız cümlenin anlamını. Tamam belki hala saçma bi cümle olarak görünüyo olabilir ama anlayınca... İşte o zaman işler değişiyor. Benim de 'the one'ım var. Hayatımda o kadar önemli bir yere geldi ki en az kendim kadar benimsedim onu. Farkındayım yazdıklarım sanki bir sevgiliye yazılan yazı gibi, ama değil. Beni yazım hayatımın bir numarasına...

Yazı yazmak her zaman terapi gibi gelmiştir bana. Nefes almak kadar normal ve su içmek kadar ihtiyaç duyulan. Belki benim 'the one'ım bu yazıyı okumayacak, okuyamayacak belki ama ben yine de yazmak istedim. Büyüyoruz ve değer verdiğimiz şeyler, kişiler değişiyor. Sizden istediğim kime değer vermeniz gerektiğini iyi düşünün ve o kişiyi bulunca... O kişiyi bulunca kıymetini bilin.Çünkü değer verilmeyi hak eden insanlar çok nadirdirler. Bir gün çok geç olabilir...