Yaşam ve Gerçek

Durmadan akan bir çağlan gibiydi, sürekli boşalan yükseklerden, aşağılara… Ne yazık ki aşağılardan yükseklere boşalmamıza izin vermiyordu yaşam; tek temennisi de buydu işte, “daima aşağı doğru akın ve yukarı doğru yükselin; bilahare yükseklerden aşağı çakılın…”

Yaşam ve cehalet kavramları birbirine o kadar yakındır ki… Aslında “yaşam dediğin kaybetmeyi öğrenmektir, yaşam dediğin kendinin mükemmelleşmesine izin vermektir.”

Bu da bizlerin saf, katışıksız bir cehaletle göz yummamızdan dolayı, aldanmamız sonucu(kaybederiz) kaybettikten sonra bundan da iyi bir ders payı çıkartıp pişman olarak(mükemmelleşiriz). Cehaletimizin aslında şu bıçkın yaşamımızdan farklı olmadığını bilhassa cehaletin yaşamın ta kendisi olduğunu öğreniriz. Zaten tarihler silsilesi baştan sona bir cehalet köprüsüdür. Geçmişe oranla gelişmiş sayıyoruz kendimizi, bittabi fakat ya gelecek? Geçmişi anıyorsak, geleceği hesaba katarak bunu yapmalıyız ki, bu da insanoğlunun zoruna gittiği için yapılmaz. Zira geleceğe kıyasla zerre kadar gelişmiş dolayısıyla cahillikten arınmış sayılmayız. Geçmiş ve gelecek adında iki kutba ayırdığımız yaşam, cehaletlerin tekerrür ederek sıralandığı bir silsiledir.

Yaşam denildiğinde pir u paklığıyla somut ve gerçekçi ne kadar çok şey varsa gözlerimin önüne gelir. Durduramam. Zira yaşam gerçektir; bu sarih bir şekilde anlaşılabilinir ve gerçek olan her şey de bir vahşettir. Öyle değilse yani öyle görünmüyorsa bile içinde vahşeti barındırır.

Gerçeklerin sizi korkuttuğu ve canınızın en çok yandığı zamanlar ”gerçekler acı verir” dediğiniz anlarda, aslında “gerçek” dediğiniz yaşamla bütünleşmiş dolayısıyla bu bütünleşmenin bir yan ürünü olarak kaçınılmaz olanı tecrübe etmişsinizdir. Size göre olan acı; aslında gerçeğin yani bizzat yaşamın içindeki vahşetlikten kaynaklanır. Yaşam, öylesine çarpıcı ve sarih, çıplak ve monoton gelir ki kimilerimize arada sırada boğucu bir yabanıllığın yahut korkunun pençesine düştüğünü hissetmek; vahşeti yaşadığımız bizzat onu hissedip, tattığımızın bir göstergesidir aslında…

Yaşam ve vahşet birbirleriyle iyi uyum sağlayan, iki kavram diyebilirim şimdi. Zira gerçek olan her şey yaşamın içinde ve bizler cehaletin içindeyiz, gerçeklere alışma sürecinde. Mamafih cehalet kavramının da bittabi olumsuz sonuçlar doğuran vahşetliklere sebebiyet vereceğini düşünebilirsiniz. Zaten birbirimizi; yaşayabilmek dolayısıyla bir yerlere gelebilmek, bir yerlere gelebilmek dolayısıyla kazanabilmek, kazanabilmek dolayısıyla herkes tarafından tanınır biri olabilmek adına öldürmemizin, kırmamızın, yakmamızın, vurmamızın, yaralamamızın en tekil nedeni gerçeklerimizin içindeki cehaletimizden kaynaklanan vahşetimizin bize bahşettikleridir.